Zengin mutfağı
Vasıf Öngören, Brecht tiyatro anlayışının
Türkiye’deki en önemli temsilselcisinden biri olarak kabul edilir, çünkü
dünyaya bakış açısı ve tiyatro için kullandığı teknikler bir birine yakındır.
Vasıf Öngeren yerelden evrensele ulaşabileceğini
bilir, o yüzden konularını tarihin önemli kırılgan noktalarından alır ve oyunun
oynandığı zamana uygun düzenlemelerin yapılabileceği esneklikte kurgular. O
yüzden Zengin Mutfağı adlı oyunu her ne kadar 1970 yıllarında geçmiş olsa da
oyunu yeniden sahneye koyacak biri için esnek ve uyarlanabilecek geçişleri
oyunun metni içinde bulunur. Sınıf çelişkisi devam ettiği sürece oyun zaten
günceldir ve her an yaşanan zamana mesajını iletir.
Zengin Mutfağı yıllar sonra yeniden sahnede
canlandırılıyor. Bu sefer Vasıf Öngören’nin kızı Aslı Öngören sahneye
uyarlamıştır. Aslı Öngören, oyunun kurgusu ve yeniden düzenlenmesinde yalnız
değildir, bir birinden değerli tiyatro ustaları dramaturgi mutfağında Aslı
Öngören’e yardım etmişlerdir. Oyun orijinalinin anlayışına uygun olarak
epik tiyatronun olanakları içinde yeniden eklemeler ile yaşadığımız zaman
dilimine uyarlanmış ve yeni bir oyun anlayışı içinde hayat verilmiş. Canlı
müzik, sahne ve salon ışıklandırılması, ses, efekt … gibi teknik olanaklar ile
yeni bir vücuda bürünmüş. Geçmişte oyunu seyredenler, o kadar şanslı olanlar
Vasıf Öngören sahne seyirlik tadını bu yeni düzenlemede de aldıklarını
düşünüyorum.
Tanıtım broşüründen okuduğuma göre yeni şarkı
sözleri yazılmış, yeniden besteler yapılmış ama epik tiyatroda kullanılan
ezgiler temel alınmış, kulağı rahatsız eden ve bir anlayışın dışında değildir.
70’li yıllara gönderme yapan müzik seçimleri ile hem bugün ki izleyiciye o
yıllara doğru müzik alanında yolculuk olanağı vermesi, hem de oyunun tarihi
dokusuna uygun dokunuşlar gerçekleştirilmiş.
Zengin Mutfağı oyunu, işçi sınıfımız tarihinin
önemli kavşağı olduğu günlerde geçer. 15 – 16 Haziran 1970 yılında iki gün
sürecek olan işçilerin örgütlenme ve sınıf bilinci ile sokaklara çıktığı sıcak
günlerdir. Devlet, kolluk kuvvetleri ve işbirlikçiler ile birlikte sokaklarda
kendi hakları için mücadele eden işçilerle çatışmıştır. Oyunun geçtiği zaman
dilimi bu günlere ve ilerleyen günleri içine alır. Oyun, tarihin bu
önemli kavşağında, fabrika sahibi işverenin konağının mutfağından bizlere
seslenir.
İşçi ve işveren aynı çatı altındadır. İşbirlikçi
olma süreci ve işbirlikçinin kendi güvenliği için (korkularını yenme adına)
daha da işverenin koltuğu altına gizlenme ve onun adına eylemlere katılma
süreci ve sınıf düşmanlığa doğru dönüştüğü günleri sahneye taşır. Sivil
faşistlerin kullanıldığı, devlet güvenlik güçleri ile ortak yapılan
operasyonlar, sınıfın örgütlenme aracı sendikal mücadele ve ona işverenin
müdahalesi bu mutfağın içine yansımasına seyirciler şahitlik eder.
Oyun içinde günümüze doğru gönderme olan Hrant
katilinin taktığı beyaz beredir, oyunda faşist rolünü yapan işbirlikçinin
takması, sanırım bazı çevreleri rahatsız etmiş, oyun hakkında bir çok tartışma
ve belirsizlik ortaya çıkarmıştı.
Oyun o kadar güncel ki, bugün dahi birilerini
rahatsız etmeye devam ediyor. Rahatsız eden her şey benim için önemlidir ve
gidilip izlenmesi gerektiğine inanırım. Çünkü tiyatro sadece hoş vakit
geçirilen bir yer değildir, her oyun izleyicisine bir şeyler fısıldar. Epik
tiyatro ise fısıldamaz, insana çaktırmadan tokat atar. Oyun bittikten sonra o
tokadın acısını veya izini benliğinizin bir yerinde hissedersiniz.
Şehir tiyatroları, bir süredir oyunlarında
kulağı duymayan seyircisi için sahne üstü yazı ile izleyicisine oyunun
repliklerini izlemesine olanak sağlıyordu. Bu oyunda o teknolojik olanaktan
faydalanamadık, belki üst yazı için yazılar bilgisayara aktarılmamıştı. Yine
birkaç defadır rastladığım davetlilerin isimlerinin koltuklara yazılması olayı,
bu önceleri pek hoş gelebilir, fakat o koltuklara yazıların iğnelenmesi, isim
sahibinin o koltuğa oturması için önceden zaman ve eleman planlanması yapılması
kolay bir iş değildir. Doğal olarak oyunların başlangıç saatlerinin de
oynamasına sebep olabilmektedir. Bu uygulama ne kadar sürer bilemem ama modern
yöntemler içinde illa izleyici (davetli) belli koltuklara oturtulması
isteniyorsa; gönderilen davetlere koltuk numaraları yazılması yeterlidir,
isimlerinin koltuklar üzerine iğnelenmesinden daha mantıklı gelebilmekte.
Oyunumuza geri dönersek eğer, bir birinden
değerli tiyatro insanları baş başa vermiş bu güzel oyuna hayat vermişler. Bir
ekip işi. O ekip, yetişmiş her biri kendi alanında değerli insanlardan
oluşmaktadır. Oyunun ışık, efekt, ses, oyuncu seçimi açısından çok başarılı
buldum. Uzaktan seyretmiş olmama rağmen oyuncular en arka koltukta oturan
birini dahi yakalayacak kadar oyunlarına ve oynadıkları karakterlere iyi hayat
vermişler. Işıktan kaynaklanan belki oyuncuların mimiklerine gölgelerden dolayı
yakalayamadım. Emeği geçen; sahne üzerinde, arkasında, önünde ve yönetim
odasında bulunan her bir çalışanı kutluyorum.
Zengin mutfağı hak ettiği gibi sahnelenmiş ve
yeniden hayat verilmiş. Başarılı bir çalışma, imkanı olanlar ve oyun sahnede
kaldığı süre içinde her bir tiyatro severin görmesi gereken bir çalışma olarak
görüyorum. Bize bu güzel oyunu izletme olanağı sunan her bir emeği geçene
teşekkür ediyorum.
İsmail Cem Özkan
ZENGİN MUTFAĞI
Yazan VASIF ÖNGÖREN
Yöneten ASLI ÖNGÖREN
Sahne Tasarımı AYSEL DOĞAN
Işık Tasarımı KEMAL YİĞİTCAN
Kostüm Tasarımı NİHAL KAPLANGI
Yönetmen Yardımcısı TANKUT YILDIZ-NURDAN GÜR-ZEYNEP CEREN GEDİKALİ
OYUNCULAR ALİ MERT YAVUZCAN, IRMAK ÖRNEK, MURAT
GARİPAĞAOĞLU, OZAN GÖZEL, SELÇUK YÜKSEL
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder