30 Nisan 2008 Çarşamba

Medya ne yapmak istiyor?

Medya ne yapmak istiyor?

Türkiye’de basın tek ses değildir, ırkçı başlıkta görebilirsiniz, hedef gösteren başlıklarda. Genelde sağ basın hedef ve ırkçılık konusunda kimseye toz kondurmaz. Barış ortamı için dileklerde bulunurlar ama ırkçı ve hedef gösteren başlıklardan da geri durmazlar.

Bir zamanlar iki gazete dikkat çekti, çünkü aynı başlıkta ve aynı biçimde iki ayrı grubun çıkardığı Tercüman gazetesi. Tercüman gazetesi bir medya grubuna aittir. O grubun televizyon kanalları, gazeteleri ve dergileri vardır ve Türk medyası içinde kendisine ait duruşunu patronun çıkarlarına göre biçim değiştirir. Patronun çıkarları hükümetle çatışmalıysa, hükümet karşıtı başlıklar öne çıkabilir, fakat biliyoruz ki, hükümet ile uğraşmak demek TMSF kurumunun dikkatini çekmesi anlamına gelir ki, her patronun açık tarafı vardır, hükümetle uğraşılmaz!

Hükümet ile uğraşmayan basın nasıl haber yapar? Hükümetin icraatlarını överek ya da görmezden gelerek!

Bizim basınımızda çok büyük maaşla çalışan köşe yazarları vardır, fakat yüksek maaş alan gazeteci yoktur. Köşe yazarları gazetede yazı yazdıkları içinde kendilerine gazeteci denmesinden hoşlanırlar. Bir de televizyonun haber bölümünde çalışanlara da haberci denmesi gibi. Bu yüksek maaş alanlar patronlarına para kazandırmak zorundalar, çünkü patron para kazandırmayana ve verdiği paranın karşılığını almadığı birine neden maaş versin ki, verimli olmaz! Verimlilikte esas, kişinin patronuna para kazandırmasıdır, yani artı değerini patronun hizmetine vermesidir. Maaşını kazanacak, artı patronun şampanya parasını da kazandıracak.

Tercüman gazetesi başlıkları genelde hükümetin icraatları dışında iç çatışmayı körükler gibidir. Peki, bu başlıklar kime ne kazandırır? Gazete patronuna para kazandırmak zorundadır, çünkü medya sahibi gazeteci değildir, o medyayı para kazanmak amacıyla çıkarır, idealist değildir. İdealist olmuş olsaydı gazetede bir yazısı yayınlanırdı.

Patronun yazı yazacak zamanı yoktur, çünkü o daha büyük sorunlar ile uğraşmaktadır. Gazetesinde çalıştırdığı her elemanı satın almış durumdadır, istediği zaman istediğini yazdıracak konumdadır. Bunu yapıp yapmaması patronun tercihidir. Bir medya satın alınıp satılabilinir, içindeki çalışanlar ile birlikte. Çalışanların buna karşı bir şey söyleme hakları yoktur. Üstelik ihale usulü satış tüm kamuoyu önünde olur.

Tercüman gazetesi bugün (30 Nisan 2008) tarihinde attığı başlık ile diğer günlük gazetelerin dışında bir duruş sergilemektedir.

Sakarya’da yapılan bir etkinlik ve o etkinlik önünde yapılan gösteri olarak habere giriş yapalım. Etkinlik yapan yasal bir siyasi parti. Etkinliğe karşı gelende yasal bir partinin gençlik örgütlenmesi. İçeride barış ve kardeşlik söylemelerinin olduğu bir gece, orada ne silah vardır, ne de savaş kışkırtıcılığı. Eğer olmuş olsaydı o şehrin savcısı olaya el koyardı. İzin alınarak yapılan bir etkinlik. Etkinlik ilerleyen saatlerde saldırı ile karşı karşıyadır, çünkü dışarıda linç etme kültürünün izlerini gösteren sloganlar atılmakta ve polisin yapmış olduğu barikatı aşmaya çalışanlar vardır. İçeridekilerin biri o sırada kalp krizi geçirir ve o kişi için gelen sağlık arabası dışarıdaki grup tarafından engellenir. O kişi zamanında müdahale yapılamadığı için ölür. Dışarıdaki eylemciler artık katildir, çünkü bir kişinin ölümünden sorumludurlar.

Gazete bu durumu nasıl yansıtmaktadır?

‘Helal sana Sakaryalı’

Gazete bu başlığı atarak ne yapmak istemektedir? Bu başlık ülkedeki barış çığlıklarına katkı mı sunuyor? Karışıklıktan kimler kar sağlamaktadır? Bu gazetenin sahibi olan medya grubu ve onun sahibi olan holdingin ne gibi çıkarı var? Silah tüccarı mı? Karışıklıktan kar eden bir alanda hizmet mi yapıyorlar?

Gazetenin üst kadrosu hangi ideolojinin ürünü olarak olaya bakmaktalar? Gazete sahipleri ideolojik değil, verimlilik esasına göre baktıklarına göre, gazete üst yönetimini nasıl biçimlendiriyorlar?

Sorular çoğaltılır, cevapları mı, okuyucu karar versin değil mi?

Hiç yorum yok: