1 Haziran 2008 Pazar

1 Haziran 2008’e yansıyanlar…

1 Haziran 2008’e yansıyanlar…

Haberlere bakınca önümüzdeki günlerde bizi bekleyenlerin neler olduğunu tahmin edebiliriz. Ülke olarak önceden açılmış kanallardan hedefe doğru tam hızla gitmekteyiz, halkın büyük çoğunluğu bu yeni kanaldan şikayetçi olmadığı yaptığı tercihleri ile ortaya koymaktadır.

Gelişen durumdan sanki kimsenin haberi yokmuş gibi laylom havaları içinde günlük yaşamlarını devam ettirmekteler. Böyle gelmiş böyle gider diyenler değişimin farkında dahi değiller. Tahmin edilen günler eğer gelirse direnileceğine inanmaktalar. Anadolu topraklarında sessizce gelene boyun eğmenin tarihi unutulur. Anadolu toprakları gelenin gücü karşısında boyun eğmiş hakların çöplüğü ile doldurur, hangi höyüğü kazın, bu yenilginin tarihini göreceksiniz!

Bugünkü iktidar ve politikası 12 Eylül darbesinin sonucudur. Gerçi politika 24 Ocak’ta tavsiye üzerine alınmış bir karar ile başlar. O tarihi izleyen günlerde gümrük duvarları ortadan kaldırılırken, başka duvarların da oluşması ve geçmişten gelen alışkanlıkların kökten değişimini de yanında getiriyordu. Tavsiye edenleri yazmaya gerek var mı? 12 Eylül sabahı ‘Bizim çocuklar sonunda harekete geçtiler’ şerefe diyerek kadeh kaldıranların kim olduğuna bakmanız yeterlidir. Kadeh kaldıranlar bizim geleceğimizi masa başında belirlemişlerdi. Bizde o senaryoyu yaşıyoruz!

Ülkemizde diyanet işlerinin aldığı her karar ne zaman tartışılır oldu? Eskiden onların aldığı kararlara kim daha çok dikkat ederdi? Bugün her aldığı karar tartışılıyorsa eğer, oranın öneminin arttığı gerçeğini düşünmemize yol açıyor, dini yaşam biçimi artık günlük yaşama daha çok müdahil olmaktadır.

Sorunlarımız görülmek istenmiyor, yok sayıyoruz. Yok saymakla da ortadan kalkmıyor. Uzun süre gündemimizde olmasına rağmen yok saydığımız konu nedir? Bu sorun adı sizce nedir? Bugün Kadıköy’de yapılan bir etkinlik ile yine gündeme gelmeye çalıştı, fakat halkın büyük çoğunluğu o sorunu düşünmek bir yana önemsemiyor bile! Gelen ölümler karşısında ani tepkileri artıyor, sonra bir süre sonra unutuluyor. Şimdi soruyorum, kaç defa ani tepkiler verdiniz? Kaç defa hiç olmamış gibi davrandık?

Kürt sorunu var mı yok mu tartışmasını başbakanlar, cumhurbaşkanları yaptıkları açıklamalar ile noktalandı ve varlığı kabul edildi. Ama çözüm bir türlü gerçek anlamda ortaya gelmedi. Paketler açıldı, masa üzerinde paketin içinde neler çıktı bugüne kadar? Bu konuda açıklamalar geçmişin gazete sayfalarında kaldı. Sorun hala varlığını koruyor, can almaya devam ediyor. Sorun nasıl ortadan kalkacak? Bu konuda gerçek anlamda çözüm önerileri oldu mu? Elbette birçok sempozyumlar, tartışmalar ve tv programlarında söylenenler havada asılı kaldı. Ne kadar doğru şey söylerseniz söyleyin, hayatta karışlığı bulmayan şey doğru değildir. Bu konuda söylenecek her söz söylenmiştir. Neden pratik adımlar atılmaz, gündemden düşmez. Bu konun gündemde kalması acaba birilerinin değirmenine su mu taşıyor? Büyük çoğunluk neden bu sorunu görmek istemez?

Bugün hava güzeldi, büyük çoğunluk kenelerin korkusu altında piknik yaptı, aile ziyaretine gitti. Olanağı olanlar şehrin gürültüsünden ve kalabalığından uzağa kaçtı.

Haberlere yansıyanlar ise; tayt giydikleri için dayak yiyen kayak milli takım oyuncuları saldırganlardan şikayetçi oldu.

Askerlik görevinden kaçan gençlerin sayısı %7 kadar olduğunu Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül açıkladı.

Polisin "Cinsel Dokunulmazlığa Karşı Suçlar" başlıklı raporu çocuklarımızı koruyamadığımızı ortaya koydu. İşte istikrar ile artan istatistikler; 1999'da 600'lerde olan tecavüz vakaları 2007'de 1000'e yaklaşırken, sadece 2007'de bin 268 vakada bin 800 çocuk cinsel saldırıya uğradı. Bu çocuklardan, 1'i yabancı olmak üzere 4'ü yaşamını yitirdi. "Cinsel Dokunulmazlığa Karşı İşlenen Suçlar" başlıklı rapordaki rakamlara göre 1999'da 642 olan zorla ırza geçme (tecavüz) olayı 2007'de 920'ye yükseldi. 2008'in sadece ilk 3 ayında ise bu rakam 209'a ulaştı. Bu olaylarda 2 kişi hayatını kaybetti. 2007 ve 2008'in ilk 3 ayında toplam 641 tecavüz girişimi yaşandı.

İzmit’de emlakçılık yapan 35 yaşındaki iş yeri sahibi, yanında işe giren bayanlarla imam nikahı yapmış. İşyerlerinde olan taciz, tecavüz vakaları istatistiklere yansımıyor. Bu konuda gerçek anlamda bir araştırma yapılsa acaba nasıl bir gerçeklik ile karşılaşırdık? İşverenlerin kaçta kaçı, metresi ya da imam nikahlı karısı vardır?

Bakırköy'de Emniyet Müdürlüğü Asayiş Büro ekipleri bir saunada bilgisayardaki MSN programı aracılığıyla fuhuş yaptırıldığını belirlerken, 3'ü kadın 5 zanlıyı gözaltına aldı.

Kene yüzünden ölen birinin cenaze töreninde imam kene olayını; ‘Dünyada fiili ve sözlü fuhuşlar arttıkça, bu tür belalar başımıza musallat olur.' diyerek açıklama getirmiş.

Bitmeyen açıklamalardan biri; Marmara depremi geldi geliyor. Deprem profesörleri uyarıyor! "Kurşun namluya verildi, tetiğin çekilmesi bekleniyor"... Açıklama yapan profesörlerin mal varlığı araştırılsa nasıl bir sonuç ile karşılaşırız?

Sürekli zamlar gelir, hemen arkasından gazetelere nasıl tasarruf yapabileceğimiz ile ilgili bilgiler alır. Zamlar başladı, hadi tasarruf haberini okumaya!

1 Haziran'dan itibaren doğalgazda konutta yüzde 7.4, sanayide 8.3 zam yapıldı.

Hiç yorum yok: