28 Temmuz 2008 Pazartesi

Patlama!

Patlama!

İstanbul’un her semti patlamalar ile anılır oldu, her patlama masum insanların ölümleri ile sonuçlanmaktadır.

Davutpaşa patlamasında havai fişeklere bakmak için oto garajına giden izleyiciler ve çalışanlar arasında olmuştu. Şimdi Güngören’deki patlamada yine olaya meraklı gözlerin sahipleri oldu. Her iki patlamada masum insanlar öldü, ölüm nereden gelirse gelsin kınanmalıdır ve suçluların cezasını çekmesi için her şey yapılmalıdır.

Tuzla’da gemilere sıkışan havanın (boya sonucu) bir kaynak makinesinden fırlayan bir kıvılcımla bombaya dönüşmesi ne kadar insanlık dışıysa, Güngören’de patlayan bomba o kadar insanlık dışıdır.

Ölümler yaşama hakkını elimizden alınması anlamına gelir. Yaşama hakkı en temel haktır. İnsan hakları, bütün hukuk kurallarının temeline bu yaşama hakkı vardır. İnsanların yaşama hakkı hiçbir kişi veya grup tarafından ellinden alınamaz, eğer alan varsa insanlık suçu işliyor demektir. Suçlular evrensel hukuk kuralları içinde cezalandırılmalıdır.

Ölüm korkuyu çoğaltır, bir silah olarak kullanılır. Bir sindirme olayı varsa orada ölüm vardır, boyun eğdirmek için korkutmak varsa orada yaşama hakkının elinden alınması vardır. Yaşama hakkı en kutsal haktır, hiçbir kişi bu hakkı alma hakkına sahip değildir.

Güngören patlamasını kimin yaptığını bu yazı yazarken bilmiyorum, patlama üzerinden henüz saatler geçmiş değildir, fakat benim için kimin hangi amaçla yaparsa yapsın, bu patlama ve diğer patlamalarda ölen insanların yaşama hakkının alınmış olması gerçekliğinin değişmediğini, bu gerçeklik altında hangi amaçla yapılırsa yapılsın kınanması gerektiğini düşünüyorum. Ölümü yücelten, ölüm ile beslenenleri her ortamda ve her yerde kınıyorum. İnsanlığın yaratmış olduğu değerlerden biri olan yaşama hakkı savunmak insan olmayı getirir.

Bütün hakların en önünde durur bu hak. İnsan hakları evrenseldir, yaşama hakkı da evrenseldir ve bütün hukuk kuralları bu hak üzerine kuruludur. Yaşadığımız dönem insan haklarının çiğnenmesini doğal olarak algılanır hale getirmiştir, fakat bu hakları çiğnemek doğal değil, insanlığın getirmiş olduğu birikimi yok saymaktır. İnsanın yaşama hakkını savunanlar bu bombaları patlatanları tarih önünde, evren önünde mahkum edilmelidir.

Ölenlerin sayısı henüz belli değildi yazıyı yazdığım sırada, fakat bir kişi ya da on kişi ölmüş fark etmez, önemli olan yaşama hakkının varlığı ve onun savunulmasıdır.

İşyeri güvenliğini almayan bir iş adamı ile bir teröristin attığı bomba arasında bir fark yoktur, nerede ölüm varsa orada yaşama hakkını ihlali vardır. Ve o ihlali yapanlar suçludur.

Savaş bir suçlar toplamıdır ve yaşama hakkına karşı insanların av mevsimi gibidir. Ben av mevsimlerine ve savaşa da hayır demekteyim. Ölümler ile bütün sorunlar çözülmüş olsaydı, Roma hala dünyanın en büyük devleti olarak varlığını sürdürüyor olurdu. Sorunları çözme yöntemi ölümler değildir, ölümler ile hangi sorunlar çözülmüştür?

Hiç yorum yok: