26 Temmuz 2008 Cumartesi

Sokağa balkondan baktım!

Sokağa balkondan baktım!

TV ekrana çıkan insanlara bakıyorum, mikrofon uzatılıyor ve sakin bir şekilde ne soruluyorsa cevap veriyorlar. Herhangi bir heyecan dahi duymadan rahat davranışları dikkatimi çekti. Yılların profesyonellere taş çıkaracak bir rahatlık!

Sokakta yürüyen insanlara bakıyorum oturduğum balkondan. Sokakta yürüyen biliyor ki, bir çift göz onu izliyor. Sokaklara bakan balkonlar veya pencerelerden bakan biri hep bulunur. Sokaktaki izlendiğini bilir ve ona göre sokakta davranışına dikkat eder. Sokaktaki insan rahat değildir, toplum kurallarına göre giyinir ve yürür. Konuşması, gülmesine dikkat eder. Sokaktaki insan izlenir!

İzlenmeye o kadar çok alıştık ki, artık etrafımızda kameraların olması ya da önümüze çıkan ani bir mikrofon ve kamera dahi bizi şaşırtmıyor. Soğukkanlı bir şekilde sorulan soruya yanıt veriyoruz. Sokaktaki insan hep tetiktedir, gelebilecek her türlü uyarıya karşı açıktır ve ilgi ile çevresini gözlemler. Gerçi son dönemlerde ellerdeki cep telefonları ve mp3’ler bu dikkati dağıtmış olsa da!

Sokaktaki insan, kendisini daha güvenli hissetmek için gözleri kamera arıyor, kamera ile gözlenen sokaklar çok güvenliymiş izlenimine katılıyor. Kamera ile gözlenen sokaklar daha güvenli gibidir. En azından korkusunu yenen bir güven aracı gibidir kameralar!

Sokaklarda güvensiz olduğu hissini verebilmek için bazı suçlar bulunmuştur. Eski ve kasaba gibi ilişki içinde olan yerleşim birimlerin parklarında ve sokaklarında korku yaratacak fazla bir şey ile karşılaşmazsınız, çünkü o parklar ve sokaklar hep insanlar tarafından doldurulur ve sohbetler gecenin geç saatlerine kadar sürerdi. Sokakta dahi olmazsa balkon sohbetleri bu yerleşim birimlerinin vazgeçilmezidir! Sosyal olan ilişkilerin olduğu yerde sokaklar daha güvenlidir ve korku dahi akıllara getirilmez!

Modern yaşam korkuyu besler, korku sayesinde modern insan yani yalnız insan oluşturulur. Bu bir tercihtir ve süreçtir. Yeni yerleşimlerin olduğu yerlerde ilişkilere bakın, sokaklar boştur ve sokakları arabalar doldurur. Sokaktaki trafik akışı insandan daha önemlidir ve park yerleri ona göre belirlenir. İnsanın sokaktaki özgürlüğü düşünülmez. Sokaklar modern toplumlarda daha temiz ve daha sakindir. O temizliği bozan ise sokak çocukları ve efsaneye dönüştürülmüş katillerdir. Gazetelerin 3. sayfası bu düşünceyi bilinçaltına işler. Sokaklarda cirit atan sapıklar ve katiller topluluğu olduğu düşünülür, düşünülmekle kalmaz, korkulur. Işığı yanmayan sokağa korkmadan girilmez, her hangi bir aracın altından ya da evin köşesinden çıkacak ve size zarar verecek biri beklenir. Korku modern yaşamın vazgeçilmezidir ve korkarız! Neden korktuğumuzu dahi kendimize söyleyemeyiz, korkular anlamlı değildir. Anlamsız korkular bireyi hasta yapar ve bir profesyonelden yardım alırız. Terapi yapacak komşu, havadan sudan konuşacağın bir her hangi biri, dostun yoktur. Çünkü modern insan yalnızdır ve işi her şeyin üstündedir. Arkadaşlarını bile işine göre belirler, çocukluk arkadaşı yoktur, okul arkadaşı ile aynı iş yerinde çalışmıyorsa eğer okul yılıklılarında kalan bir resim konumuna düşmüştür. Yalnız insan yakaladığı ilişkiyi ve işini kaybetmemek için her türlü özveriye hazırdır. Kaybetmek en büyük korkudur, o duyguyu yaşamamak için çok çalışır.

Sokaklar insanın davranışını belirler, oturduğu semt ve kariyerine göre davranır. Kariyer onun yaşamını belirler. Kariyer onu yalnızlaştırdığını düşünmez, o kendisini kariyerine göre belirler ve tanımlar.

Kaybetmemek için her türlü güvenceyi ister. Sokakta korkusunu yenebilmek için sokağın kamera ile izlenmesine onay verir. O kamera aslında kendi bireysel özgürlüğünü yok ettiğini düşünmez. O kamera ile izlendiğini aklına getirmez. Tesadüf sonucu önüne çıkan bir sokak röportajında hiç yabancılık çekmeden sorulan sorulara sakin bir şekilde yanıt verir. Uçlarda cevap vermez, soru neyse ve o anda yaşadığı normlar neyse ona göre yanıt verir. Soru soranda bilir, onun ne yanıt vereceğini! Kimse bu durumu sorgulamak istemez! Doğaldır artık her şey…

İzlenen insan özgür olamaz, sevgilisinin camına küçük taş atarak sokağın köşesinde buluşamaz. Gece kaçamakları, balkon sohbetleri, sokakta futbol oynamalar, saklambaç vb gibi oyunlar artık yoktur. Eskinin o naif kaçamak bakışlar yok oldu, yok olduğunun da farkında değiliz.

Sokakta yürüyen insana bakıyorum, sonra çevremdeki pencerelere, birkaç yaşlı kadın sokağa bakıyor, gençler ise büyük olasılıkla bilgisayarın penceresinden dünyaya bakıyorlar. Gençler eskisine göre daha rahat davranışları var, kıyafetler daha özgürce gözüküyor. Saçlar jöleli, sevgilisi ile el ele rahat rahat dolaşmaktadır. Eskisi kadar kimse sokağa ve sokakta yürüyene bakmıyor, çünkü kendiside hiçbir zaman pencereden bakmamıştır, pencere yerine bilgisayarın penceresine bakıyor. İnsan diğer insanları kendisi gibi bilir! Ama bilir ki, bir kamera hep onu izliyor, fakat o kadar benimsemiştir ki, doğal gelir bir yere görüntüsünün kayıt edilmesine…

Hiç yorum yok: