19 Eylül 2010 Pazar

Reklamasyon… Digitürk, hizmeti kötü bir firmadır.

Reklamasyon… Digitürk, hizmeti kötü bir firmadır.

Digitürk kötü bir platform olduğunu hizmetine yansıtarak göstermiştir. Bu kötü durumu para vererek çekmek zorunda değiliz. Hem para verip, hem sinirlerin oynamasına sebep olacak hiçbir platform uzun soluklu yaşayamamıştır. Umarım bu platformda layık olduğu çöplüğe kavuşur ve yerini gerçekten hak eden platformlar alır.

Digitürk adlı altında verilen hizmeti, aylık olarak belirli bir ücret karşılığı abone olduk. Abone olduğumuzda değişik kanallar vardı, bu süre içinde kanallar yerleri değişti, sayısı azaldı ve yeni kanallar kuruldu, yeniler eskilerini tutmadı… Fakat bütün bunlar izleyiciden, yani biz müşterilere sorulmadan yapıldı. Abone olduğumuzda yayın yapan kaç kanal bugün yayınlanmaktadır?

Digitürk, kendisi karar verdiği ve kendisinin biçimlendirdiği bir platformdur, firma bu platformdan hizmet alanları adam yerine bile koymaz, çünkü onlara sorulmadan kanallar kalkar, kanallar isim değiştirir. Buna hadi alıştık diyelim, fakat Digitürk düzenli çalışan bir sistem değildir, hava bozulur yayın bozulur! Yayın bozulunca hizmet aldığınız aletlerde tekleme olur. Diyelim, müşteri hizmetlerini bir arayın, dakika tuttum 17 dakika kendi reklamını yapıyor, çünkü o dakikalar içinde callcenter’de çalışanlar başka müşteri ile ilgilenmektedir. O anlamsız ve sinir bozucu müzik işliğinde bol bol reklam dinlersiniz. Bir kayıt daha duyarsınız, burada her görüşmeniz kayıt altına alınacaktır. Sinir bozulan müşteri için; kayıt olsa ne olur olmazsa ne olur?

Callcenter görevlisi hizmet mi veriyor, müşteri ile kavga mı ediyor belli değildir, callcenter çalışanı değil de firma temsilcisi sanki. Kimliksizler üstlerine düşen görevini tam yaparlar, daha da sinir bozucu olurlar. Güya kimlik söylenmiştir ama kimliksizdir, bir ses ile kavga etmenin anlamı yoktur. Kurumsal olmak demek, çalışanın isminin ve kişiliğinin yok olması anlamına geliyor sanki.

Teknik servis size hizmete gelecektir, bütün bu işlemlerin kiraya almışım, elbette teknik servisi de ücretsiz alacağım. Hayır, öyle değildir, teknik servisin yol parasını biz veririz, neden? Çünkü alet veya yayın bizim evde bozulmuştur! Sözleşmede öyle bir şey var mıdır? Ben evimden nasıl yayını bozarım? Onların görevi; evime düzenli ve sistemli yayını ulaştırmak ile sorumludurlar. Ve gelen teknik servisin neden yol parasını ben vereyim?

Digitürk kendi yapması gereken hizmeti müşterisine yıkar. Gelip eve düzenli hizmet veremeyen, kendi hatasını müşterisine yıkar!

Bütün bunların üstünde; hem ben oradan hizmet alırken, hem de reklam izlemek ve dinlemek zorunda kalırım. Hizmet aldığım yere ben para veriyorsam, reklam yayınlanmaması gereklidir. Çünkü reklam ücretini ben peşin peşin aylık olarak vermiş oluyorum. Eğer reklam izlemek zorundaysam, yayın ücretsiz olmak zorundadır. Bu durum haksız bir rekabet demektir. Haksız rekabet liberal ekonominin kuralları dışındadır ve tekelleşmenin ve büyümenin sembolüdür. Digitürk ve diğer platformda yer alanlar; reklam alıyorlarsa eğer, müşterilerine hizmeti ücretsiz sunmak zorundadır.

Teknik servis işine gelince, hadi müşterinin evinde bir şeyler yolunda gitmiyor ve yayın eve ulaşmıyor. 24 saat içinde gelmesi gereken servis, kafasına göre telefon ediyor ve o saatte biz sanki zorundaymışız gibi onları bekleyeceğiz. 24 saatin herhangi bir zamanında telefon beklemek! Hem müşterinin zamanı var mı, randevu şikayet edildiği an yapılmak zorundadır, müşteri için en fazla yarım saat rötarlı bir şekilde saat verilmeli, bu saat içinde hizmet yerine getirilmelidir. Kafasına göre biri sizi arayacak ve randevu yapacak demek ile bu servis anlayışı olmaz.

Digitürk’den hizmet almaya çalışmak demek, Üsküdar’dan deveyi karşıya geçirmekten daha zordur, çünkü zaman faktörü olmayan ve programsız bir uygulama ila karşı karşıyasınız. Laubali bir şekilde yaklaşan bir durum ile sinirleriniz bozulmadan hizmet almaya çalışmak hangi dünya ülkesinde mevcuttur.

Digitürk, aylık verilen hiçbir ücreti genelde hak etmiyor. Çalışanları da; müşteriye nasıl yaklaşacağını bilmeyen deneysiz ve sanırım meslek dışı vasıfsız insanlardan oluşmaktadır. Benim evimde, hala yayın seviyesi düşüklüğünden yayın olamadığı için ekranım siyahlanmış durumdadır. Yayın seviyesi yoksunluğu, o seviye sanırım Digitürk’ün seviyesi olduğunu, bu saate kadar hizmet alamadığım ve hala evde olduğumdan bellidir.

Digitürk’ten bu seviyede hizmet almak istemeyenler; tek tasfiyem var, hemen bu sistemden ayrılsınlar. Madem para veriyoruz, reklamsız, hizmeti düzgün, serbest rekabet piyasasına uygun bir platform yaratılması için bu işi denetlemekten zorunlu olanlar; maliye ve hazine müsteşarlığı, RTÜK… vb. gibi kurumlar üzerilerine düşen görevi yerine getirmelidirler…

Müşterisi ile kavga eden hiçbir kurumun serbest piyasa kuralları içinde yaşamasını haklı görmüyorum, o yüzden o platformları teşhir etmek her müşterinin hakkıdır. Bu hakkımı kullanarak Digitürk hizmetinin kötü olduğunu tüm okuyuculara ve onların müşterisi ve müşterisi olmaya aday kişilere iletiyorum. Abone olmayın, alternatifini hep düşünün, çünkü daha iyisini ve güzelini bulacağınızı rahatlıkla söylüyorum.

Hiç yorum yok: