1 Nisan 2011 Cuma

Pir Sultan Abdal

Pir Sultan Abdal

Oyun, büyük ozan Pir Sultanın hayatının bir kesidini alır. Fakat sanat eserlerinde tarihin iz düşümü bire bir bulunmaz, yazar kendi hayal dünyasını katar ve yeniden kendisince gerçeği yaratır. Oyundaki Pir Sultan ile gerçek arasındaki fark, bizzat oyun içindeki çelişkiler ile ortaya çıkıyor. Oyun, alevi ayaklanmasını bir ekonomi ayaklanması olarak gösterir ve tarih çizgi bire bir yansıtmaz. Şiirler, ayaklanma nedenlerini açıkça anlatır ama yazar nedense zorlama yapar. Alevileri iyi tanımamaktan kaynaklanıyor büyük olasılıkla. Hızlı okuma ile ancak bu kadar anlaşılır. Bugüne kadar yayınlanan bir çok Alevi üzerine yazılan kitapların yazarları suni olunca, elbette yanlış algıların oluşmasını da yaygınlaştırıyor.
Suni, Türk İslam teorisi içinde belki bir anlam ifade edebilir ama tarihi gerçeklik ile bir alakası yok, suni bakış içinde alevi ayaklanması işlenirse ancak bu kadar ele alınabilinirdi, o da bir bakış açısıdır. Ne mutlu ki, alınan şiirler, yazarı yalanlar ve çelişkiyi olduğu gibi ortaya çıkarır. Oyunun bir yerinde Antalya, Adana ve çevresindeki Türkmen ayaklanmasını bile suni vatandaşlar ayaklanmış gibi gösterme çalışması vardır, ayaklanma olan yerler bugün bile Alevilerin olduğu yerlerdir.
Oyunun artık son sahnesine geldiğimizde mahkeme kurulur ve verilmiş karar orada veriliyormuş gibi yapılır. Karar açıklandığında Pir Sultan irkilmez, dik ayakta durur.(!) (onun devamcısı devrimciler hep dik durmuştur, sloganlar ile salonu ve kararı protesto etmiştir. İdam edilen devrimciler, onurları ile darağacına gitmişlerdir, korkaklık yoktur, bir inanç vardır.) “Dönen dönsün yolundan ben dönmezem” der ve ipi onurlu bir şekilde boynuna geçirir, Oyunda insan Pir Sultan yaratalım derken, olmayan Pir Sultan’ı yaratmışlar.
Bu oyunda en güzel yanı, danslar ve semah gösterisi. Müzik ziyafeti. Sırf bu müzik ziyafeti için bile oyuna gidilebilinir ama müzik süreklilik ve devamlılık göstermez, ikinci bölümde sanki baştan savma ve klasik türkü formatına doğru dönüş yapılır, çok seslilikten uzaklaşılır. Oyunun başrolünde oyuncu sesini bana göre iyi kullanmamaktadır, gereksiz ses tınlamaları yapmakta ve sesini deforme etmektedir. Bazı cümleler yarım kalır, yüklemsizdir. (Yoksa ben öyle mi duydum?) Türküleri söyleyen ses farklı bir açıdan tonlama yaparken, oyuncunun ses kullanımı çok farklıdır ve seslerde bile çelişki kendisini ortaya sermektedir.
Sahne düzenlemesi ve ışık başarılı bir şekilde gerçekleşmiş, oyuna birazda olsa içerik kazandırmış. Oyuncular kendilerinden istenen performansı gerçekleştirmişler ama oyun metni, önemli ve ilgi çekecek bir konuyu bile zayıflatmakta ve gerçeklikten uzak hayal ürünü bir sahne ile karşılaşmaktayız. Müzik dinlemek, semah ve modern dans içinde gidin bu oyuna derim. Tiyatro eseri olarak bir bütün açıdan bakıldığında müzik, semah, cem gösterisi ile direk bağlantı kuramıyorsunuz. Semah ve ozanın dili farklı şeyler anlatıyor, oyuncuların dilinden kelimeler farklı şeyler… vaktiniz varsa, biraz eğlenmek istiyorsanız bu oyuna gidebilirsiniz.
Pir Sultan Abdal
Yazan: Mahmut Gökgöz
Yöneten: Mahmut Gökgöz
Dekor Tasarımı Medine Yavuz
Giysi Tasarım: Nalan Alaylı
Işık Tasarım: Serhat Akın
Müzik: Nurettin Özşuca
Dans Düzeni: Alev Akçin
Yönetmen Yardımcısı: Mürsel Yaylalı
Asistanlar: Serpil Özcan, Derya Aslan
Sahne Amiri: Oktay Uçar
Kondüvit: İlknur Deveci
Işık Kumanda: Tolga Korucuoğlu
Rol Dağılımı:
Okday Korunan, Işıl Dayıoğlu, Cengiz Baykal, Halil Doğan, Burak Karaman, Ufuk Karakoç, Şirvan Akan, Selin Tekman, Nurettin Özşuca, Mürsel Yaylalı, Deniz Gürzumar, Şeyda Pektok, Serpil Özcan

Hiç yorum yok: