2 Nisan 2011 Cumartesi

Para

Para

Parayı ilk defa kimin bulduğunu, kimin kullandığını tarih sayfalarında yazar, tekrarlamanın anlamı yok. Para, ticaret ile hayatımıza girdiğini bilmek yeterlidir. Ticaret ilk şehirleri yarattı. Ticaret yeni insan ilişkilerini ve biçimi ortaya koydu. Bugün ticaretin global çapta, birkaç firmanın denetimi ile yeniden biçimlendiği süreci yaşıyoruz. Haksız rekabetin, orantısız rekabet koşulları içinde, bizler para ile iç dışlı bir yaşamı yaşamaktayız. Parasız yaşam olunamayacağını, parasız yola çıkılamayacağını düşünüyoruz. Ara da sırada gazete haberlerinde parasız yola çıkan, bisiklet üzerinde dünyayı gezen birkaç çılgının haberini okuyoruz ama bizim yapabileceğimize inanmıyoruz, çünkü bizler parasız hayat olmaz inancı içindeyiz ve paranın bizi biçimlendirmesine izin vermeye devam ediyoruz.
Hayat paraya bağlı değildir, biz hayatı paraya bağladık.
Para üzerine şarkılar besteledik, onun uğruna hırsız olduk, onun uğruna cinayet işledik… Para o kadar içimize sindi ki, artık yüzünü görmeden harcar hale geldik. Bir takım rakamlar banka kartı üzerinde hareket ediyor ve o eden hareketler üzerine bunalıma giren yine bizler olduk.
Para o kadar hayatımıza biçim verdi ki, doğada paranın olmadığını, parasız yaşamın hala devam ettiğini unuttuk.
Doğayı da paramız için biçim verdik. Ülkeler büyüklüğünde çiftlikler kurduk, tek tip üretim yaptık. Bir kasaba büyüklüğünde tavuk üretim çiftlikleri ile her şehirde olan fast food dükkanların et ihtiyacını, hiç güneş görmeden doğan ve kesilen hayvanlarımızın etleri ile karşıladık. Salatasını, yine aynı şekilde, kısa sürede büyüyen, hormonlanmış, genetiği ile oynanmış yiyecekler ürettik ve tükettik. Biraz daha fazla para için...
Her şey para için, sağlığımızın yok olması da, beynimizin biçimlendirilmesi de, hayallerimizin yok edilmesi de para içi.
Parasız yaşam olmayacağına inandırıldık, para için arkadaşımızın sırtına basıp, kariyer elde etmeyi ahlaki görür hale geldik.
Para gözlerimizin içine öyle bir girmiş ki, en samimi arkadaşımızın üzerinden nasıl para kazanacağımızı, onun ile ilişkimizin nasıl bir gelir getirebileceğini düşünür olduk.
Para için yataklarımıza yabancıyı aldık, bin yıldır sevişiyor gibi seviştik. Para için, bizden yaş olarak çook büyüklerin yatağına meze olduk. Her şey para için…
Parası olan yatına atladı dünyayı dolaştı, paarsı olmayan bir semtten diğer semte yürüyerek ulaşamadı.
Para öyle bir biçime soktu ki bizi, parasız yaşayamayacağımıza inandık.
Para, para diye sayıklar buldum insanlığı, para için gitmeyeceği ülke, para için yapmayacağı iş yok insanın.
Her şey para olan yerde, doğa olmaz, insanlık olmaz.
Bilim insanları arılar üzerine denemeler yapmaktalar, çünkü arılar bu aralar toplu olarak yok olmaktadır. Arıların toplu olarak yok olması elbette para kazananların dikkatini çekmiş, ürettikleri hasılatta düşmeye sebep olmuş. Döllenmeyen çiçek ürün vermez olunca, bilim insanına emir vermiş, “bulun bunun nedeni”. Bilim insanları neden arılar toplu olarak yok olduğu konusunda araştırmaya başlamışlar ve görmüşler ki, arılar, çiçeklere ve ağaçlara sıkılan kimyasal maddeden dolayı öldükleri ortaya çıkmış. Bunun üzerine, o kimyasal maddelerden korumak için ayrı bir madde üretmişler, ölmeleri engellenmiş ama başka bir yan etkisi ortaya çıkmış. Arılar kovanlarından çıkıp gidiyor ama geri gelmiyormuş. Bunu gören para sahibi, demiş ki bilim insanına, “çözün bu sorunu da, neden geri gelmez arılarım?”. Bilim insanı başlamış, bilimsel yöntemler ile sorunu analiz etmeye ve görmüş ki, arılara verilen anti kimyasal madde, evet arıyı kimyasal maddelerden koruyor ama hafızaların kaybının önüne geçilememiş. Arılar toplu olarak yollarını kaybeder olmuş. Şimdi bilim insanları, bu hafıza kaybını ortaya çıkaran zararlıya karşı yeni yöntemler geliştirmeye çalışıyormuş, hatta o kadar ileri gitmişler ki, çiçeklerin kendi kendilerine döllenmeleri için yöntem arıyorlarmış. Eğer çiçeklerin kendi kendilerini döllenmeleri sağlanırsa, doğada arıya ihtiyaç kalmayacak ve onu da zararlı haşere olarak görüp yok edecektir bilim insanı.
Her şey para için…
Para için doğadaki canlıları yok ettik, toprağın üzerine beton döktük, kata kat gök yüzüne çıkan binalar yaptık, yerin altını tüneller ile donattık.
Her şey para için, para için insanlığın beynini yok ettik. Tıpkı arıların hafızalarını yok eden kimyasal maddeler geliştirildiği gibi.
Alzheimer hastalığı neden yaygınlaştı, neden ülkemizde ileride nüfusun önemli kesiminin Alzheimer hastası olacağı varsayılıyor, neden gelişmiş ülkelere göre daha fazla bu hastalığın ülkemizde olacağını kabul ediyor bilim insanları? Bu konuda soru sorup araştıran oldu mu? Yoksa bize de mi arılar gibi bazı anti maddeler veriliyor?
Her şey para için, para ile düşüncemizi belirledik ve onsuz yaşayamayacağımızı peşin peşin kabul ettik ve borçlandık… Parasız hayat olmaz, para için oku, kariyer elde et, para için çocuklarımızı sınavlara soktuk. Her şey para için…

Hiç yorum yok: