27 Mart 2008 Perşembe

Tarih bize neyi miras bıraktı?

Tarih bize neyi miras bıraktı?

Bir zamanlar politikacıları taklit eden komedyenler vardı. Tek kanallı ve siyah beyaz olduğu zamanlarda televizyonumuzdan evlerimize misafir olurlardı. Onların ekranlar aracılığı ile bize yansıttıkları günü konusu olur, taklitçilerin taklitleri yapılırdı sokakta sohbetlerimizde. Şimdi düşünüyorum da kimlerdi taklit yapanlar? Onlardan hiç ses ve nefes kaldı mı?

O dönemlerde taklitçilerin adları soyadları hatta özel yaşamlarını anlatan ‘Hayat dergi’lerinden bilirdik. Şimdi ne adlarını anımsıyorum, nede seslerini duyuyorum. Eskiden kalma birkaç politikacı hala hayatta, eğer onlarda bu dünyadan göçerlerse kimse anımsayamayacak, ne taklit eden, ne de taklit edilen.

Düşünüyorum da, yakın tarihimizde bizim için acı anılar bırakan politikacıları yeni kuşak tanıyor mu diyerek. 12 Eylül darbesi size ne anımsatıyor desek çocuklarımıza, acaba ne cevap alırız. O dönemi yaşamışlara sorsak. O dönem yaşamışlara 12 Eylül darbesini yapan askerlerin isimlerini sayın desek kaç kişi sayabilir? O dönemde başbakan kimdi, idamlara ellerini kaldıran meclis üyeleri kimlerdi? Gerçekten yakın tarihimizde idamlar oldu mu? Diziler olmazsa onları da anımsayamayacağız duruma düştük. Benlikler bu kadar zayıfladı mı? Yüzyıllar öncesi dersi yüzülen aydın insanların isimleri vardır benliklerimizde, fakat dersini yüzme emrini veren ve uygulayanın ismini bilen var mı? En azından nalet okumak için bile isimi benliklerde yok! İstanbul’da Şeyh Bedreddin’in mezarının olduğunu öğrendiğimde şaşırmıştım, o idam edildiği yerde olduğunu sanıyordum, meğer katili yanına gömdürmüş. Şimdi katili ile kurban aynı yerde yatıyor, fakat katilin ismini bilen var mı?

Bir dönem önlerinde insanları titretenler tarihin karanlık sayfalarında yok olurken, geriye acaba ne kalır. İnsanlık geçmişini ileriye taşıyan canlıdır. İnsanın tarihi vardır. Şimdi düşünüyorum da ileriye taşınanlar belli olduğuna göre, bu kadar acı ve işkence değer mi? Birbirimize yaptığımız bu zulümler, acılar ortada duruyor, geçmişte de yaşadık. Yaşadılar atalarımız. Bir otlak için birbirini boğazlayanların kavgası günümüzden bakınca ne kadar anlamsız olduğunu düşünürüz, içinde yaşayan için neden doğal gelir? Bugün bize doğal gelen ileride neden gülünç geleceğini düşünmeyiz. Neden bu kavga ve hırs? Sonuçta iktidarı elde edenlerin kaçı anımsanıyor. Tarihin dehlizlerinde birçok iktidar sahibi katiller ile dolu. Katiller katlettikleri ile bile anılmıyor. Şeyh Bedreddin’e ölüm fermanı veren kimdi?

İstanbul sokaklarını dolaştım, her sokak isimi bir şeyler anlatıyor. Boğazlıyan sokaktan geçerken kaç kişi boğazlandı ve denize atıldığını düşündüm. Eski İstanbul sokaklarını dolaşırken, o döneden kalan kırpıntıların bize anlattıklarının izlerini görmeye çalıştım. İçtihad binasının önünden geçerken acaba geçmişte o binada neler olduğunu anımsayan var mı? İlk demokrasi hareketimiz hangi evin salonunda konuşuldu? İlk mecliste bulunan milletvekilleri anımsıyor muyuz? İlk başbakan kimdi? Demokratik rejim altında ilk darbeyi yapanlar?

Tarihin dehlizlerinde dolaşanlar, acaba hangi gerçekliklerle karşılaşıyorlar. Aynı suda ikinci defa yıkanmaz diye öğrettiler bize, fakat dönüştürülen su ile ikinci defa yıkanmıyor muyuz? Tarih içinde bize verilen öğütlerin hangisine kulak asıyoruz. Bizler her şeyi yeniden mi yaratıyor ve öğreniyoruz? Bir zamanlar taklit edilenler ve edenler vardı… Bir de onları izleyenler…

Hiç yorum yok: