9 Nisan 2008 Çarşamba

Nato yeniden yapılanırken, verimlilik esas olur!

Nato yeniden yapılanırken, verimlilik esas olur!

NATO yeniden yapılanırken, aldığı kararlarından bazıları ileride oluşacak olan savaşlarında alt yapısını oluşturmaktadır. Nato yeni kararları içinde, kendisine karşı tehlike olarak gördüğü bir yere müdahale etme hakkını kendisinde görmektedir. Bu bahaneler içinde nükleer tehlike olabilir. Nato söylemleri her üye ülkeyi bağlar.

“Nato’nun yeni yapılanmasında coğrafi konum yerine işlevselliğe dayandırma kavramı kabul edilmiştir. Hangi kapsamda olursa olsun coğrafi yaklaşımlara dayanan örgütlenmeler, sonuçta örgütün her unsurunun “kendi başına ayakta durabilmek” için gereken yetenekleri geliştirmeye başlamasıyla parçalanma tehlikesini de beraberinde getirir. Bu da aynı işin çeşitli unsurlarca yinelenmesine ve kaynak ziyanına yol açar. Ayrıca örgüt içinde birbirine paralel görevlerde çalışan personel çeşitli konularda birbirine paralel pozisyonlar geliştirirler ve bu pozisyonlar arasında uzlaşma sağlamak boşuna zaman ve çaba harcanmasına neden olur. Bunun aksine örgütlenmede işlevselliğe dayanan yaklaşımlar entegrasyon, uyum, ve tutarlılığı arttırır. Bu tür yaklaşımlar örgüt içinde işlerin gereksiz yere yinelenmesini veya aynı işin tekrar tekrar yapılmasını engeller, iş akışını düzenler ve personel hareketlerini hızlandırır. (Hava Korgeneral Andrew Vallance SHAPE Kurmay Başkanı’nın Komuta Yapısının Uygulanması’ndan sorumlu yardımcısıdır.. NATO’nun Yeni Komuta Yapısı, http://www.nato.int/docu/review/2003/issue3/turkish/military.html)”

Nato yeniden yapılanıyor ve biçim alıyor. Yukarıda uzun olarak aldığım alıntıdan çıkan sonuç; coğrafik konum önemli değildir, işlev yani verimli olması önemlidir. Komutanlık kademsinde en az personel kullanılması ve kararların hızlı alınmasını ve bir bütün olarak tek bir merkezden iki ayrı bölümden kontrol edilmesi esas olacaktır. Bu konudaki makaleden bir alıntıyı aşağıya aldım.

“NATO’nun tüm operasyonel işlevi bugün NATO’nun sorumluluk alanlarının tümünden sorumlu olan bir Stratejik Komutanlık’ta, yani Müttefik Harekat Komutanlığı’nda (ACO) toplanıyor. Ancak bu kadar hızla değişen bir dünyada sadece “bugün ve burada” üzerinde odaklanmak yeterli değil; geleceğe de bakmak gerekiyor. Bu da İttifak’ın dönüşümü ile ilgili askeri çalışmalara önderlik eden Müttefik Dönüşüm Komutanlığı’nın (ACT) görevi. Pratikte görev dağılımı tabii ki bu genellemeler kadar basit değil. İki Stratejik Komutanlığın sahip olduğu yetenekler birbirine entegre ve birbirine bağımlı. Liderlik görevi Stratejik Komutanlıklar arasında paylaşılıyor; ancak her görev ve iş için Stratejik Komutanlıklardan biri önderlik ederken diğeri destek görevini yürütüyor. Bu muazzam işlevsel düzenlemeyi organizasyonel terimlere dönüştürme işi bir özel görev gücüne verildi. Bu görev gücü başarılı iş ve ticaret uygulamalarında kullanılan iş sürecini gözden geçirme tekniklerini askeri kullanıma uyarlayarak altı ay içinde neredeyse tüm yeni NATO Komuta Yapısı unsurlarının dahili yapılarını ve personel ihtiyaçlarını karşıladı. Bu uygulama sonucunda Stratejik Komutanlıklar arasında ve her bir komutanlığın kendi içinde çok daha mantıklı bir görev dağılımı, birbirine gerçekten entegre olmuş iki Stratejik Komutanlığa dayanan bir örgütlenme, ve personel sayısında (özellikle de yüksek rütbeli personelde) önemli bir azalma sağlanacak.” (Andrew Vallance, NATO’nun Yeni Komuta Yapısı, http://www.nato.int/docu/review/2003/issue3/turkish/military.html)

Bu makaleden çıkarılacak sonuç ne olmalıdır? Bizim için İncirlik bir sorun olarak durmakta ve sürekli olarak kapatılmasını söylemekteyiz, bu işlevi yakında gerçekleşecek gibidir, çünkü İncirlik üssü yerine Kosova içinde yeni bir merkez inşaat edilmiş durumdadır, burası gerçek anlamda hizmete girdiğinde İncirlik üssü verimli olmaktan çıkacaktır. İlgili haberler aşağıdadır.

“21. Yüzyılın silah deposu” olarak da anılıyor. Bondsteel Camp. Kosova’da… Bondsteel Üssü’nü ziyaret edenler “100 yıl geleceğe gitmiş gibi oluyor” diyor. Üssün pek çok özelliği var ve Avrupa’nın en iyi donanımlı hastanesine de sahip. Romanya’nın liman kenti Köstence yakınlarında Mihail Kogalniçeanu ya da Amerikalıların kısaca MK dedikleri üs giderek büyüyor. (http://www.hurriyet.com.tr/dunya/8600959.asp) Hürriyet, 6 Nisan 2008

NATO, Balkanlar’da genişleme hareketini ise sürdürüyor. Zirvede (Bükreş 2-4 Nisan 2008) sırasında da Arnavutluk ve Hırvatistan’ın NATO üye olarak kabul edilecekleri açıklandı. Slovenya, Romanya ve Bulgaristan’dan sonra bu ülkelerin de üyeliğe alınacak olması Balkanlar’ın adeta bir NATO Üssü olmasını sağlayacaktır. (http://uik.blogcu.com/12834411)

İran Cumhurbaşkanı Ahmedinejad, nükleer teknolojide kullanılan ''yeni bir alet'' geliştirdiklerini söyledi. (08 Nisan 2008, AA) Bu söylem bile Nato’nun yeni yapılanması içinde İran’a karşı yaptırım yapmaya yeterlidir. Nato yeniden yapılandırmasını bitirdikten sonra İran ile ilişkilerine yeni bir rota vereceğini söylemek hayal kurmak anlamına gelmez diye düşünüyorum. Ülke içinde bir girdaba girerken, dışımızda da başka girdaplar oluşmaya devam ediyor.

Uzun alıntılar yaptığım bu yazı bize yaşadığımız günlerde gözlerimizin önünde olan ama bizim farkında olamadığımız başka bir gerçek ile karşılaşmamızı sağlamıştır diye düşünüyorum. Kendi içimize kapandığımız an, dıştaki gelmekte olanı göremeyebiliriz. Bir bakarız ki, dışarıdaki gelişme bu sefer iç gelişmelerin de önüne geçmiş olur. Bir anda olsa kendi içimizde olanların yanında dışarıda gelişen, bizi çok yakından ilgilendiren olayları görme imkanımız olsa, acaba demekteyim bir bardakta koparılan fırtınanın önemi kalır mı? Çünkü dışarıdaki fırtına daha büyük ve planlı bir şekilde üzerimize doğru gelmektedir.

Hiç yorum yok: