12 Nisan 2008 Cumartesi

Bir haber ve düşündüklerim…

Bir haber ve düşündüklerim…

Günlük okuduğum gazeteler içinde Vakit gazetesi farklı bir yer tutar, çünkü gazete neyi savunduğunu ve ne yapmak istediğini bir türlü tam anlayamam. Gazete İslam’i bir devleti savunuyor. Fakat gazete aynı zamanda Türk milliyetçisi olabiliyor, -bu her zaman değil,- bazen Kürtlerin safında da yer alabiliyor. Yani ırk konusunda kafaları net değil, ama bir duruşları var, o da İslam devleti!

İslam geleneksel olarak ümmetçidir, her türden ırk ve kültür bu İslam kültürü içinde erimesi beklenir. Fakat İslam üst kümlüğü kabul edipte kendi kültürlerini yaşatan ülkelerde ve cemaatlerde varlığını korumaktadır. İslam devleti demek ki, bugünkü yaşadığımız sorunlara yanıt olmuyor ki, çatışmalar sürmeye devam ediyor. Çatışmanın olmadığı, sömürü düzenin ortadan kalktığı bir İslam devleti var mıdır? İslam devleti içinde kölelikte vardır, sömürü de, tek faiz yoktur!

Vakit gazetesi İslam devletini savunuyor, İslam devleti sorunları çözeceğini düşünüyor, onun içinde her türlü propaganda yöntemini kullanmaktan vazgeçmiyor. Radikal ve uçlarda başlıklar atabiliyor. En son başlığı da hepimizin gözü önünde olan, kameralar tarafından bir ‘Show’ çekilir gibi tespit edilen, üniversite içinde faşist saldırıyı anlatan haberler. Faşist saldırı sonucunda, saldırının aslında içerideki silah deposuna karşı yapıldığını anlatmak için Vakit bir çalışanını oraya göndermiş ve haber yaptırmış. (Silah girer, türban giremezi kanıtlamak için.) Orada hem bağcıyı dövmek var, hem de başka bir şey. Yani bir taş ile birden fazla kuşu vurmak gibi bir mucizeyi gerçekleştirmek istiyor. Üniversite rektörü silahlara göz yumduğu için PKK’lı gibi gösterilirken, aynı zaman da bölücü olduğunu söylemek istiyor. İstifaya çağırırken de üniversiteler arası kurulda ki dengenin bozulacağını tespit ediyor. Eğer istifa ederse, istedikleri öğrenciler üniversite içinde rahatça dolaşacakları düşüncesi, birkaç gün önce attıkları başlıklarında duruyordu. Silahlı saldırıyı kınayacaklarına, üniversite içine alınmayan başörtüsünü (türbanı) öne çıkarmışlardı. Üniversite yurdunda öğrenciler silahlar ile girdiğini ve silahlar ile birbirini tehdit ettiklerini vurgulamışlar. Haberi yapan kişi, birkaç gün önceki saldırıyı sanırım görmeden geçmiş, çünkü saldırıda silahlı çatışma yok. Silahlı faşist göstericiler var, hatta bazılarında kesici aletler ile görüntülenmiş durumda. Eğer üniversite içinde silah deposu olmuş olsaydı, beklenen silahlı bir çatışma olacağıdır. Silahların bir de güvenlik güçleri tarafından ele geçirilmesi gereklidir ya da silahlı bir çatışma olmuş olması gereklidir. Henüz bu konuda bir haber bana ulaşmamıştır.

Haber yapmak günümüzde gördüğü hayalin paylaşılması olarak algılanmaya başladı. Gerçekleri değil, propagandaya uygun olan haber oluyor. Olayı nasıl gördüğün önem kazanıyor, bu nasılın yanında nereden baktığını haber içinde incelikler yerleştirmen anlamına geliyor. İdeolojik olarak duruşu ortada olan bir gazete, silahlı saldırıları haklı çıkarmak için bir misyonu da içinde barındırabiliyor. Bu sadece Vakit gazete için mi geçerli? Elbette sadece onlara özgü bir durum değil, daha profesyonelce ve ince yapılan haberler, bunların ki gibi başlıklara çıkmıyor ama kamuoyunu istediği gibi biçim verebiliyorlar.

Haber içinde doğruların olması gerekirken, gazetecilik mesleğini (tabi hala varsa) tamamı ile ortadan kalkması anlamına gelir. Günümüzde medya bir propaganda alanına dönmüştür. Gerçekler her zaman gün ışığına çıkmayabilir, çıksa da medyada yeteri kadar ya yer bulur ya da yer bulamaz. Medyanın bu kadar güvensiz olduğu bir süreçte, gerçek anlamda haber peşinde koşanların artık birer Donkişot olma durumundan farklı bir görünümleri yoktur. Onun da sonu romanda ne olduğu ortadır.

Hiç yorum yok: