6 Nisan 2008 Pazar

Gece yarısı…

Gece yarısı…

Gece yarısı kalkar bakarım, herhangi bir darbe var mı diyerek. Eskiden radyoyu açardım, şimdi sadece internete bakıyorum.

Gece yarısı bilgisayarımı açarım ve bakarım, acaba herhangi bir yerde deprem oldu mu diyerek.

Gecenin ortalarında bir anda uykum kaçar ve koşarım bilgisayarın başına, acaba ne oldu şu anda. Merak içindeyim. Ülkemizde her şey bir anda olabilir, Aristo’nun mantığı geçerlidir. Karmaşık düşünemeyiz, olması gerekende bir gecede olur, gündüz ise olanların farkına varırız.

Gece yarısı o yüzden uyku tutmaz, dayanamam gider bakarım. Baktım bir şey yok, ondan sonra yatağıma gider rahat rahat uyurum.

Gece gelen maillere de bakarım, madem açtım bilgisayarı ve internete bağlanmışken. Maillerimde birbirine iletilen iletilerin çokluğu içinde hep düşünürüm, insanlar neden birbirine kendisine ait olmayanı iletir?

Bir katıldıkları için…

İki hoşlarına gittiği için…

Üç zamanları olmadığından başkalarının düşüncelerini kendilerine yakın gördüklerini başkasına ileterek zamandan kazanç sağlamış oluyorlar.

İletileri iletenlerin zamanları yoktur yazı yazmak için, sadece başına eklerler, ‘çok eğlenceli, çok hoşuma gitti’ gibi uyarılar. Bir bakarım ki, uyarı yazılmış aynı ileti gün içinde birden fazla benim mail kutuma düşer. Üstelik gönderen de o uyarıyı yazan kişi, sonra düşünürüm, demek ki okumadan ve açmadan gönderiyor.

İnsanlar hep tepki beklerler ama kendilerinin tepki verecek zamanları yoktur. Sadece iletileri birbirine ileterek tepki verdiklerini düşünürler. Sokaklara protestoya çıkan insan sayısı gittikçe azalmış. Bundan otuz yıl öncesi sokakta protesto edenlerden daha az bir kitle, sokaklarda gözükmektedir. Protesto edilen alanın dışında protestoculardan daha fazla izleyici, durumu anlamaya çalışıyor gözüküyor. Bir de robot gibi kıyafetleri ile polisler. Ara sokaklarda saldırıya hemen hazır konumunda beklemekteler.

Gece yarısı kalkar, internet sayfalarında gazetelerin dijital baskılarına bakarım, önemli bir olay olmuş mu diyerek. Fakat orada yani sayfayı düzenleyenlerde uykuya daldıklarını düşünürüm, çünkü belli bir saatten sonra haber yoktur, sabaha kadar beklemek gerek!

Gece yarısı sizin de bir takıntınız var mı?

Hiç yorum yok: