6 Mayıs 2008 Salı

Sessizliğin içinden…

Sessizliğin içinden… Bugün acının ve hüznün sözlerini söylemeyeceğim, bugün baharın ışıkları altında yeniden boy veren fidanlardan söz edeceğim. Çünkü ezilmiş bir fidanın nasıl boy verdiğini her bahar görürsünüz, daha güçlü ve daha gürdür.

Baharın sıcaklığını tüm vücudumuza sardığı gün, hıdrellezin ertesi gün 6 Mayıs günü üç fidan Ankara’da sonsuzluğa yolculanıyordu. Onların hikayesini okumuşsunuzdur bir çok yerde, söze gerek yok!

Sessizliğin içine hapsedilen bireyin isyanını okuyorsunuz uzun zamandır, isyan yalnız başına olunca yenilgiyi peşinen kabul etmek gerek, birlikte olunca bir anlam ifade eder. Spartaküs yenilmez ve kaybetmez denen Roma askerlerini yenmiştir. Üstelik bir köle olarak başarmıştır bunu. Spsartaküs’ün cesareti ve azmini taşıyan nice fidanlar bu ülkenin mücadele geleneğinden beslenmiştir. Ferman padişahınsa, dağlar bizimdir diyen yine bu topraklardan çıkmıştır. Ölüm sehpasında kendi ipini çekende bu topraklardandır. Her biri Spartaküs’dür!

Üç yiğit arkadaşı için, onlar yaşasın diye ölüme gidenlerde bu topraklardan çıkmıştır. Onları öldüren ve zafer çığlığı atanların sesleri tarihin hangi sayfasında durmaktadır, o onurluca direnenler bugün gelenekleri ile yaşamaya devam etmektedir.

Bugün baharın getirdiği sıcaklığı hissediyoruz, hücreden çıkan Nazım ilk güneşi gördüğünde duygusu gibidir!

Bugün beni ilk defa güneşe çıkardılar.
Ve ben ömrümde ilk defa gökyüzünün bu kadar benden uzak
bu kadar mavi
bu kadar geniş olduğuna şaşarak
kımıldanmadan durdum.
Sonra saygıyla toprağa oturdum,
dayadım sırtımı duvara.
Bu anda ne düşmek dalgalara,
bu anda ne hürriyet, ne karım.
Toprak, güneş ve ben...
Bahtiyarım...

Sessizlik içinde atılan bir çığlık dünyayı kucaklar, bahtiyardır, çünkü yaşamaktadır. Bugün hala yaşıyorsa geçmişin kavgasının düşüncesi ve onlar anımsanıyorsa eğer, özgürlük tutkusundandır.

Paul ÉLUARD uzaktan seslenir ve bizim sesimiz olur!

Özgürlük

Okul defterlerime
Sırama ağaçlara
Kumlar kar üstüne
Yazarım adını

Okunmuş yapraklara
Bembeyaz sayfalara
Taş, kan, kağıt veya kül
Yazarım adını

Yaldızlı tasvirlere
Toplara tüfeklere
Kralların tacına
Yazarım adını

Uyanmış patikaya
Serilip giden yola
Hınca hınç meydanlara
Yazarım adını

Kapımın eşiğine
Kabıma, kacağıma
İçimdeki aleve
Yazarım adını

Camların oyununa
Uyanık dudaklara
Sükutun ötesine
Yazarım adını

Yıkılmış evlerime
Sönmüş fenerlerime
Derdimin duvarına
Yazarım adını
Arzu duymaz yokluğa
Çırçıplak yalnızlığa
Ölüm basamağına
Yazarım adını

Geri gelen sağlığa
Kaybolan tehlikeye
Hatırasız ümide
Yazarım adını

Bir tek sözün şevkiyle
Dönüyorum hayata
Senin için doğmuşumS
eni haykırmaya

Ey Özgürlük!

Sessizliğin içinde ki çığlığıma güç vermek istiyorsanız, elbette yapacağınız bir şey vardır. Özgürlük isteyin!

Hiç yorum yok: