18 Temmuz 2010 Pazar

Referandum!

Referandum!

Referandum ile ilgili kararlarını açıklayanlara bakıyorum.

Evet’çiler ve Hayır’cılar! İki ayrı cephe! Arada birde ne sendenim, ne de ötekinden ben bildiğimi söylerim diyerek bağımsız kalanlar.

Sınavlara giren çocuklara da aynısı yapılır, çocukların önlerine beşli seçenek konur ve içlerinden biri doğru derler, bul doğruyu! Eğer çocuk bilmiyorsa kafasından atar, ya tutarsa.

Seçenekler arası demokrasi. Önümüze bir şey konuyor, diyorlar ki, bak senin adına ben düşündüm, benim düşündüğümü ya onayla, ya ret et, ya da sessiz kal!

Seçim sonuçları değerlendirilirken kazananın cephesinden değerlendirilir. Protesto edenler, çekimser kalanlar bu değerlendirme içinde istatistiki olarak sözü geçse de pek önemsenmez. Çünkü sonuç iki seçenek üzerine konuşulacaktır. Evet, hayır oyları karşılaştırmalı olarak incelenecektir.

İktidar, evet oylarının daha çok çıkacağını yapılmış halk oylamalarından bilmektedir, çünkü bilgisi olmayanlar evet demeye daha eğimlilerdir. Hayır demek için birikim ve bilgi gereklidir.

Referandumda, önümüze anayasadaki bazı maddelerin değiştirilmesi gelecektir. Anayasa değişikliği değil, 12 Eylül anayasası olduğu gibi kalacaktır, sadece içinde birkaç madde değiştirilecektir. Bir anlamda 12 Eylül anayasası devam edecektir, sonuç ne olursa olsun.

Meclisteki ‘tek sosyalist’ milletvekili oyunu, meclisteki oylamalarda evet diyerek ilk önce açıklayandır, bu saatten sonra normalde hayır diyemez. Bir de meclise giremediği için çok bozulan Baskın vardı, hani meclise ‘baskın’ yapacaktı, o da evet demiş. Bir de İslamcılar ile kol kola fotoğraf çektiren insan hakları savunucusu Şanar Yurdatapan. Oda evet demiş, ‘ama’ demiş ‘referandum sonrasında yeni anayasa yapılsın’ diye eklemiş! Sormazlar mı, yenisi yapabilecekler, neden bu değişiklik ile gelirler? Değişiklik yapacağına yenisini yap!

Eski solcular şimdinin AKP taraftarları; TV kanallarında program yaparlar, açık oturumlara katılırlar. Başbakanın niyetini okumaya çalışırlar. Başbakanın yaptığını yanlış görüyorsa, -tabi kendilerine göre yanlış-, ona anlamlar yükleyerek, anlamalar verilerek, yanlışı doğru gösterme yarışına girerler ve sonuç olarak yaptıkları işten para kazanırlar. Kendilerine hala solcu diyenler ise, bunlara burun kıvırırlar ama uzaktan da kedinin ciğere baktığı gibi, yapanlara da imrenerek bakarlar. Nedir bu üzerlerine aldıkları gururlar?

Kendilerini hala solun temsilcisi olarak görenler istikrarsızdır, çünkü beğenmedikleri kesimden daha fazla ve gizliden AKP taraftarlığını yapmaya devam ederler…

Partilerin adına devrim yazınca devrimci, Marks yazınca Marksist olacaklarını sananlarda var. Onların tavırları tıpkı meclise sözde yeni ufuk getiren gibidir. Görüşte birlikte olanlar, neden yan yana gelip bir grup kuramazlar? Belki iktidar partisinin ilgisini çekerler ve imrendikleri kesimlerin yararlandığı olanaklardan yararlanırlar. En azından yaptıklarının maddi bir karşılığını bulurlar!

İktidar partisi bile kampanyaya başlatmamışken, kendilerine iktidarı savunma misyonu yükleyenler, anayasaya evet toplantıları yapar haldeler. En azından türbana evet, darbelere dur de gibi sloganlar ile idare ediyorlardı, üzerlerindeki perdeyi neden tamamı ile kaldırma ihtiyacı duydular?

İktidar biliyor ki, kömür vermezse oy alamaz, o yüzden her seçim öncesi kömür dağıtır. Bu sözde solcuların canı gönülden neden evet diye kampanya başlattıklarını maddi alt yapısını anlamaya çalışıyorum, bir türlü bulamadım. Bu gruplar iktidardan ne aldılar bilen var mı?

Meclise ufuk getireceğini söyleyen, gelecek seçimde AKP adayı olursa şaşmam, meclise baskın yapacağını söyleyen AKP adayı olursa şaşmam, insan hakları savunucu şimdi üyesi olduğu partiden ayrılıp, AKP saflarına gelirse şaşmam, çünkü o partiden ayrılanlardan Metin Metiner bugün hangi konumda olduğu ortadadır. Bunlar bana şaşkınlık vermez! Ama bunların kişisel başarılarını, kendi başarıları olarak görenler, yine bol bol laf alacaklar gibi içimde bir his var!

Referandum bir anlamda turnusol kağıdı özelliğini göstermeye mi başladı? Kim neyi savunuyor, neden savunuyor açıkça izleme şansına ereceğiz. Sözde olanların, nerelere doğru kayacağını ve ne yapacağını önceden tespit edilemezken, üzerlerine taktıkları maskeden ya da peçeden kurtulduklarına şahitlik mi edeceğiz?

Referandum ikili şıkkı dışında yeni şıklar ve seçenekler yaratmaya devam edecek gibi… İzleyip göreceğiz…

Hiç yorum yok: