18 Temmuz 2010 Pazar

Hanedan cenazesi

Hanedan cenazesi

Son hanedan kalıntıları bugünde yaşamaya devam ediyorlar, malları ellerinden alınmış, unvanları kerhen verilmiş hanedan üyeleri, ülkelerine geri döndüler ve onların yaşamları normal bir yaşama döndü. Bugün onlar bile dönerken, hala yurtdışında ülkesine dönemeyenler varlığını korumaktadır. Özgürlük herkes için olduğunu söyleyenler, ayrım yapmaya devam ediyorlar.

Hanedan üyeleri de ölür. Doğa yasası gereği, zamanı gelenler ölür, ayırım yapmaz. Toprak altında ölenler eşit şekilde çürür, doğa ayrım yapmaz. Toprak üzerinde ne mevkiin vardı demez, çürüme kaçınılmazdır.

Tarihin sayfalarına bakmadan, eski yerleşim yerlere gidin, yıkılmış taşların altında yer alan o dönemin kralların mezarlarına bakın, yağmalanmış ve yok edilmiştir. Bugün toprak altında olan, yaşarken ve iktidarları devam ederken, ayrım yapılan kralların, liderlerin ve onların ailelerin mezarları görkemli bir şekilde duruyordur, fakat o ayrımcılıkları ortadan kalktığı an mutlaka yok olacaktır, çünkü başka şansı yoktur.

Devletlerin başkanları ve aileleri nasıl yok olduğunu bir araştırın; ya katliam ile soyları kurutulmuş, ya da sessizce toplum içinde unutulmuşlardır. Toprak üzerinde yapılan bu ayrımcılıkların sonu mutlaka olacaktır, o gücü yok edecek şey toplumun bizzat kendisidir. Ayrımcılığın sonuz olmadığını, İstanbul boğazına bakarak daha iyi anlayabilirsiniz. Çünkü boğazda ayrımcılık içinde köşklerinde yalılarında oturanların, onların yerine şimdi apartmanların almış olduğunu çıplak göz ile bile görebilirsiniz. O ayrıcalıklı yaşayan aileler, bugün toplum içinde erimiş yok olmuşlardır.

Hanedan üyeleri yok olmuş bir devletin son üyeleriydi, onların yerine gelenler de toprağa karışıp gittiler. Onların koltuklarında İstanbul çalışma ofisi kullananlarda, birer birer o koltuklardan geçip gittiler. O koltuklarda oturanların aileleri de yok olup gittiler. Şimdi kim anımsıyor, o şaşalı aileleri ve yaptıkları magazin haberleri?

İstanbul’un ilk sahiplerinin krallarının mezarını kim biliyor, nerede? Nerede Bizans krallarının ve kraliçelerin mezarları?

Yok olacaklarını bile bile, bugün kendilerini ve ailelerini ayrımcı bir konuma getirenler ve bu konumunu korumaya çalışanların sonuç olarak, kısa dönemde amaçlarına ulaşmış olsalar da, tarih dizimi içinde kazandıklarını kaybetmeye mahkumdurlar.

İktidar mücadelesi ve iktidar koltuğu kan üzerine oturur, çünkü koltuğun temsil ettiği sınırlar, kan ile yıkanır, ordular ve güvenlik teşkilatı bunun için vardır. Sınırların olduğu yerde ise, zulüm ve kanın olması kadar doğal bir şey yoktur.

Tarih, hanedan ailelerini not olarak yazıp unutacaktır, fakat bu aileleri birileri hiçbir zaman unutmayacaktır, çünkü her ölüm ve hırsızlık öç almayı da yanında taşır. İstanbul hanedanı aileler, eski Osmanlı toprakları içinde kendilerine yandaş bulamadılar, çünkü tarihin birikimleri henüz sorgulanmamış ve tarih önünde gerçek anlamda yüzleşilememiştir. Bugün hanedan cenazesinde, oralardan bir temsilcinin olmamasının altında bu gerçek yatar.

Tarih, yaşanan acı gerçekleri hep kanlı harfler ile yazar. Kan ile beslenenleri ise, kan gölünde boğulmaya bırakır.

Hanedan, hanedan cenazesini kaldırmış... Eğer hanedan, bugün iktidarı olmuş olsaydı, her cenaze sonrası “yaşasın yeni padişahımız!” diye bağırır olurduk. Saraydan çıkacak boğazlanmış padişah yakınlarının cenazeleri ise sessizce ve gizliden yapılırdı. Bugün hanedan yakınları yaşıyorsa, iktidarda olmadıklarına şükretmeleri gerek, çünkü iktidar koltuğuna oturan, en yakının ölüm fermanını çoktan imzalamış olurdu!

Hiç yorum yok: