30 Haziran 2008 Pazartesi

Turizmcinin yüzü gülüyor mu?

Turizmcinin yüzü gülüyor mu?

Bu sene turizmi vuracak diye beklenen kene vurmadı, otellerdeki doluluk oranı bu sıcaklarda iyi gidiyor, turizmci yüzü gülüyor, şu elektrik ve doğal gaz zammı olmazsa!

Kene bildiğimiz gibi iç Anadolu’nun kuzeyi, orta Karadeniz’in güneyinde seyrediyor ağırlık olarak. O bölgelerde turizm bölgesi olarak görülmüyor, acaba demekteyim bu kenelerde bizim turizmcileri düşünerek mi oralarda yayılıyorlar?

Keneden ölen sayısı her gün artıyor, tuzla’da ölen işçi sayısı artması gibi. İkisini de günlük normal haber olarak okumaya alıştık. Bugün acaba elektrik çarpmasından tuzla’da işçi öldü mü diyerek haber bültenlerine bakar olduk, oradaki işçi ise çalışmaya devam ediyor, ölüm parasına çalış!

Bizim turizmcilerin hiç beklemek istemediği bir haber kaç gündür basının ilk sayfalarına doğru çıkmaya başladı. İran’a yönelik olası bir saldırıdır. Bu saldır olasılığının ağustos ayı ile en üst noktaya çıkacağı ve yapılan açıklamalar ile bu ay içinde vurulacağı yönündedir. Önce İsrail İran’a yönelik saldırının provasını yaptığı tatbikat ile son denetimini yapmış durumdadır. ABD genelkurmay başkanı bu tatbikatının sonucunun öğrenmek için İsrail’e gitmiştir. İngiltere İran bankasının mal varlığını dondurmuş, saldırıya zemin hazırlamıştır. İran genelkurmay başkanı saldırı hangi ülkeden gelirse, hangi kendi ülke topraklarını ya da hava sahasını kullandırırsa o ülkeyi vururuz diyerek bir açıklamada bulunmuştur. PKK ile savaşta ortak davranan iki ülke bu durumda karşı karşıya gelmiş durumdadır. Türkiye olası bir saldırıda nasıl bir tavı alacağı ve iç çalkantılarının sonucu ne olacağı şimdiden kestirilememektedir. AKP kapatılması davasının açılması işte bu sürece denk gelmiş ve bu yüzden AKP ve onun destekleyicisi istikrardan söz etmektedir. Bu istikrar sözü ekonomik değil siyasidir. Ekonomik önlem almadıklarını yaptıkları icraatlar ile görülmektedir. Dünya ekonomisi bir tusunami tehlikesi altında olmasına rağmen bizim ekonomistler küçük kararlar peşinde koşmakta ve göz boyamaya devam etmektedirler. Geleni görmemek için sağır ve kör olmak gerek. Bu ülke insanı gerektiği kadar sağır ve kör edilmiştir, toplumsal olaylara göstermiş olduğu tepkiler göz önüne alınarak bunun başarıldığını düşünmek abartı olmasa gerek.

Ülkemiz bir futbol heyecanı dalgasından fazla can kaybı vermeden atlatmıştır, fakat düğünler düşünülmediğinden erken sevindirik olduğumuzu düşünüyorum. Düğün mevsimi ölüm mevsimi gibi. Kutlamalar kurşun ile olur, neden? Çünkü her bireyin silah almasını teşvik ettik. Bu teşviki veren ve silah satan bellidir. Bu ölümlerin bir tek sorumlusu vardır, silah atan değil, teşvik edendir. Katil diyerek birilerini arayacağımıza silahı satanı mahkum etmek aklımıza gelmez. Bu ülke insanı yeteri kadar kör ve sağır olmuştur, gelmekte olanı hissedememektedir. Sadece gördüğüne tepkisel davranışlar göstermekle yetinir. Bu tepkisel davranışta anlıktır ve sürekliliği yoktur. Çünkü bireydir ve bireyin söz ve etki alanı bellidir.

İstanbul depremi oldu olacak derken ev fiyatlarını yukarıya çekenler, büyük siteler kuran firmaların yönetim kurulunda deprem telalığı yapan bilim adamı var mıdır? Bu bilim adamları acaba o firmalardan her deprem çağrısı yaptıkça ödenek alıyorlar mı? Çünkü her deprem korkusu bu sitelerde ev satışını arttırdığını düşünüyorum. Depreme dayanıklı diye söylenen bu sitelerin gerçek anlamda güvenlikleri nedir ve nasıl ölçülür bilemiyorum. Bir Japon bilim adamı açıklarsa inanırım, çünkü onlar depreme karşı bina ürettiklerini olan depremler ile kanıtlamışlardır. Bizdekilerin henüz hiçbir kanıtlamış değildir.

Bu sene turizmcinin yüzü şimdilik gülüyor…

Hiç yorum yok: