4 Temmuz 2008 Cuma

Hormon ve demokrasi!

Hormon ve demokrasi!

Sabah sabah neden aklıma geldi hormonlar? Durduk yere insanın aklına hormonlar takılır mı? Mutlaka bir yerden bir şeyler çağrışım yapmış olması gerek.

Son zamanlarda bende bu çağrışımı ne yaptı diye düşünürken, kendimi yeni bir tevede açık oturumun içinde buldum. Alla alala dedim, neden acaba bu açık oturumları izlerken hormon aklıma geliyor. Yoksa orada sündürülen ve sürekli biçim değiştiren fikirler mi çağrıştırıyor? Ekrana bakarken yorumcuların vaziyete uygun biçim değiştirdiklerini gördüm, yok yok bu bir göz aldanmasıdır!

Düşüncelerde de bir tutarsızlık var, pazardan aldığın ile eve gelen arasında fark var, bir de ekrandan sattığın ile büyük bir fark oluşuyorsa, orada hormondan ya da genetiği ile oynanmışlardan bahsetmek belki daha mantıklı olabilir. İnsanlar durmadan fikir değiştiriyor. İş yeri değiştiriyor, her iş yerine uygun davranış kalıplarına uyum sağlıyor. Bu durum çağrışım yaptırmış olabilir mi?

Hormonlar değiştiriyor, doğada olduğu gibi değil de ilkleri yaşatıyor. Hormon aslında bizlere ilkleri yaşatması açısından önemlidir. Çünkü ilkler karşısında nasıl davranacağımızı tam kestiremeyiz. Duruma göre vaziyet alan bir kedi gibi hazırlıklı dururuz! Her sürprize hazırlıklı olur o zaman insan! Eğer ilklere kanıksadıksa durum kötü!

Demokrasi mücadelesi bile hormonlu oldu, çünkü hormon sayesinde neyin demokrasi, neyin şeriat davası olduğunu karıştırır olduk. Şeriatı savunanlar bile demokrasi kahramanı olabiliyor! Bu karışıklıkların hepsi hormondan kaynaklandığını düşünür oldum. Çünkü biçim değiştiren şeylerin neyi temsil ettiği atık belli değil! Patlıcana patlıcan olarak bakabilir miyiz? Dış görünümü patlıcan olan ama içi boş olan bir şey! Şeyin tanımı bile yok!

Son dönemde kabak ile evlilik yapılan karpuz! Dıştan bakınca karpuz, hem de kocaman! Yarıyorsun, içi kırmızı, tadıyorsun, hıh! Yahu bunun adı neydi? Canım biz buna da uyum sağlarız, neye uyum sağlamadık ki? Yeni kuşak korkarım ki, karpuz diye bunu bilecek, nereden bilecek karpuzun o güzel kokusunu! Yok, yok bilirler, karpuz kokusu olan mumlar satılıyor ya, karpuz yerken bir de mum yakın! Karpuz kokusunu duyarsınız!

Sabah sabah hormon fikri nereden çıktı derseniz açıklayayım. Bir parti başkanın açıklamaları ile ortaya çıktığını şimdi daha iyi algılıyorum. Yapılan son operasyonları demokrasi gereği olduğunu açıkladığında tüm dinci basın onu alkışlamasından çıkarıyorum. Sosyalist olduğunu söyleyen parti başkanı, meclise sunduğu önergesine iktidar partisi milletvekillerinden neden destek gelmediğini anlamaya çalışırken halini gözümde canlandırmaya çalışırken aklıma geldi. Demokrasi için tüm darbeciler yargılansın! İyi de darbe yapanları değil de, darbe söylentisi olanlar için önerge verdiğini unutuyor sanırım! Gerçek demokrat olan olaylara karşı tavır koyandır, olma olasılığı olmayan darbeler için önerge veren değildir. Konuşmalarının birinde ülkemizde darbe olayının zemini yoktur diye açıklama yapar, arkasından 70 milyon ayak ile eşinin yürüyüşüne bakar, sonra demokrasi için araştırma önerisi verir meclise. Şimdi bu çizgiye bakarak acaba burada genetiği ile oynanmış bir şey görüyor musunuz? Yok yok, bütün bunlar hormon sorunları! Hormonlar olmasaydı, bu tipte zikzaklar çizilmezdi!

Her şey demokrasi için!

Demokrasi kavramı bile hormonlu olduğu için anlamı değişiyor, biçim değiştiriyor, tıpkı patlıcan gibi içi boş bir şey oluyor! Şimdi pazarda satıcı patlııcaaaaan diye bağırıyor, sattığı acaba gerçekten patlıcan mı?

Şimdi demokrasi mücadelesi ettiğini söyleyenler, gerçekten demokrasi mücadelesi mi yapıyorlar, yoksa gelmekte olan karanlığa alkış mı tutuyorlar? Hormon ve demokrasi! Yan yana gelmeyen iki kelime şimdi yan yana duruyor acaba neden?

Hiç yorum yok: