16 Nisan 2008 Çarşamba

Acil servisi önünde yaşanan telaşlar içinden...

Acil servisi önünde yaşanan telaşlar içinden...

Arabanın kornası acı acı çalıyordu, bir yandan da dörtlü lambalarını açmıştı. Acelesi vardı. Bütün yol o kalabalıkta olanaklar verdiği ölçüde yolu açmaya çalışıyordu. Tüm başlar bu sesin olduğu yöne dönmüştü. İçinde acil yetişmesi gereken bir hasta var olduğu ortak kabul etmişti. Orada büyük çoğunluk ‘Allah kurtarsın’ diyerek sağlık diliyorlardı büyük olasılıkla.

Arabanın acı sesi yanımızdan hızla uzaklaşırken, yolu açmanın getirmiş olduğu bir vicdan rahatlaması duymuştuk, belli belirsiz bir tutmuş olduğumuz nefeslerimizi verdik. Arabayı sadece bizler izlemiyorduk. Hastane önünde biriken kalabalıkta izliyordu.

Acil kapısına gelmiş ve içinden telaşlı biri çıkmış ve görevlilere sesleniyordu, içeriden görevliler eğer uygunsular koşuyorlardı. Bu görünüm hastane önlerinde hep olurdu, bir alışkanlık vardı çalışanlar için.

Hastane önlerinde başka izleyenlerde vardı, kapısı açık ve orada sakince duran otomobilleri alıp götürenler. Acil kapısının önü meşgul olmasın diye parka araba çekiyorlar gibi görüntü görüyorsunuz değil mi? Araba bir süre sonra hareket ediyor ve arabayı izleyen artık gözler yoktur. Araba bir anda ortadan kaybolur. Acil kapısından acılı bir vatandaş çıkar ve çevreye bakar, telaşına telaş katmıştır. Araba yoktur. Biraz önce kornasına baktığı araba yerinde yoktur. Hemen yanındakine sorar, o da işaret eder, araba parka doğru gitmiştir. Araba içinde bir şeyler vardır, alması gereklidir belki, getirdiği hastanın ilaçları, sağlık karnesi filan. İçeriden istenmiş olabilir. O telaş içinde bunları arabada bırakmış da olabilir. Telaşlıdır ve telaşına başka bir telaş katmıştır. Araba yerinde yoktur. Dörtlüleri yaktığı, kornasına bastığı araç yok.

Hemen acil önünde duran polise başvurur, o da karakola haber verir, çünkü araç çalınmıştır. Hastane önünde parka araç çeken görevli yoktur. Hasta yakını ve hırsız mağduru içindeki evrakların bulunmasını ister, çünkü araçtan daha önemlidir. Fakat o araç şimdi nerede ve hangi otoparkta plakası değiştiriliyordur.

Polise yalvarır hasta yakını, lütfen bulun bu aracı. Araç önemli değil içindekiler daha önemlidir. “laboratuvar tahlil sonuçları, röntgen filmleri ve doktor raporları çok önemli. Lütfen onları bulun" diye yalvarır gözlerle bakar, güçsüzdür ve çaresizdir. İçeride hastası, dışarıda aracı. Başı kalabalıktır, neyi yaşadığını bile anlamamıştır. Hırçınlaşmıştır, araç değil önemli olan, içerdekilerdir. İçeri de hastası, dışarıda araba. Bütün düşüncesi içeridekinin yaşamasıdır ve hayata bağlanmasıdır.

Dörtlüleri yakıp acı acı kornaya basarak gelen araçları izleyen sadece bizler değiliz. Her araç geldiğinde çevreye dikkatlice bakan ve uygun olduğuna aracı götürenler var. Acil servis önleri bir telaş vardır. Bu telaşı sadece hastane çalışanı ve hasta yakını yaşamaz, bir de araçları götürenler.

Hiç yorum yok: