24 Ocak 2008 Perşembe

Bulutların arasından…

Bulutların arasından…

Gökyüzünün içinde insan ne zaman dolanmıştır ilk defa, ne duymuştur? Uzun bir yolculuğun içinde gökyüzündeydim, bulutların yeryüzünde pamuk gibi dağıldığını gördüm. Bulutların üzerinde her an buluta basacak gibi gitmek farklı bir duygu. Bulutların üzerinde yaşam sessiz ve hiçbir şey yok gibi. Sadece boşluk ve uzayın sonsuzluğunun verdiği bir duygu.

Gökyüzünde uçan bir uçağın içinden pencereden bakarken, tarihin derinliklerinde yatan birçok kahramanın bu duyguları yaşamadığını biliyorum. Kahramanlar yeryüzünde olur, gökyüzünde yaşamın sessizliği hakimdir.

Sabahın erken saatlerinde İstanbul sokakları boştur, in cin top oynar derler ya, aynen öyledir. Sessizlik gün ışıklarının yeryüzüne yansımasına yakın bozulur. Sokak kalabalığın ve düzensizliğin içinde yok olur. Sokaklar yerleşim birimlerinin oluşması ile oluşmuştur. Komşunun kapısının açıldığı yerdir, paylaşım alanıdır, şimdilerdeki gibi değnekçilerin hakim olduğu yerler değildir. Sokakların paylaşıma açık olduğu dönemden, korkunun ve belirsizliğin hakim olduğu döneme geçtik. Sokakların cıvıltısı yoktur eskisi gibi, daha çok egzoz kokuları arasında bir gürültü vardır.

İki bulutun arasında giderken, uzayın derinliklerine bakmak istedim, gözümü en uzak noktaya diktim, baktım sadece bir dönencenin sınır çizgisini gördüm. Bir yerlere yağmur yağıyordu, yeryüzünde zaman zaman kar beyazlığını da gördüm. Bulutların arasından yeryüzünü görmek insanın ufkunda başka pencereleri de açıyor. Küçük kavgaların, sokakta yer kapmacanın, iş koşturmacısı arasında sevdiklerinden uzak yaşamın ne kadar anlamsız olduğunu düşünüyor insan. Kıyıya yakın bir kayalığa tununmuş bir deniz kestanesinin yaşam mücadelesini izlemek gibi, uzaktan bakmak yaşantımıza.

Haberlere baktım bugün, çatışma ve ölümler hakimdi bültenlere. Ölümler hep var olmuştur yeryüzünde. Yaşamın olduğu yerde ölüm kaçınılmazdır, yoksa yaşamın anlamı ortaya çıkmazdı. Anlam kazanmak için ölüm mü gerekli. Bir insanın çatışmada öldürülmesi bir anlam mı kazandırıyor? Bir ideolojinin anlam kazanabilmesi için ölüm şart mıdır? Ölüm kahraman mı yaratıyor?

Bugünlerde ölümler gündemi değiştirmeye devam ediyor, uzayın sonsuzluğunda bir anlamı var mıdır? Tarihin sayfaları içinde yaşanmış toplumsal olaylarda ölümler tarihin çizgisini değiştirmiş midir? Dönemsel zaman birimlerinde evet, tarihin çizgisi değişmiştir. Fakat öldürenin de hakimiyeti uzun sürmemiştir, tarih çizgisi içinde. Dünyanın büyük topraklarına hükmedenlerden kim ayakta kalmıştır? Brutüs elleri kanlı olarak tarihteki yerini korur, eli kanlı birini öldürdü diyerek ellerinin kanı temizlenmemiştir. Ölüm ölümü davet eder, tarih bunun izleri ile doludur.

Gökyüzünde bulutların arasından geçerken uçak, içinde ben bulutların grisi içinde yaşamın içindekilerin anlamsızlığını düşündüm. Benden önceki kuşak için benim yaşadıklarımı yaşamak belki çok zordu, o günkü teknoloji içinde parası bol olan biri yaşayabilirdi. Şimdi sıradan biri olarak ben bulutların arasından geçen bir uçağın içinde yolcu olarak durmaktayım. Tıpkı yaşamın içinde bir yolcu olduğum gibi.

24 Ocak 2008

Hiç yorum yok: