20 Ocak 2008 Pazar

Söyleniyoruz sadece!

Söyleniyoruz sadece!
Bizler yaşantımız içinde sürekli söyleniriz, şikayetlerimizi kendi kaderimiz olan küçük dünyamızda eritir ve yok sayarak yaşarız. Başımıza geldiğinde sadece söylenir ve haklı dahi olsak yılana dokunmaktansa etrafından dolanırız. Söylenmek sadece o anlık bir boşalımdır, o an ortadan kalktığı zaman, her şey eskisi gibi yaşam devam eder.

Yola çıkarız, yolun bozukluğundan, kaldırımın düzensizliğinden ve taşların dizilmesinin yanlış olduğundan, onu yapan mütahittin ne kadar parayı belediye ile paylaştığını düşünür ve söyleniriz. Söylenirken yanımızda birisi olmak zorunda değildir, çünkü söylenmek bireyseldir.

Tepkisiz toplum olduğumuzu söyleriz, söyleniriz. Tepki vermekten kaçınırız, çünkü başımıza bir şey gelmesinden korkarız, çünkü korku kişiyi içine kapalı yapar. Korkunun belirtisidir, söylenmek. Zamansızlık değildir, çünkü söylendiğimiz konu üzerine gidecek her zaman bir zamanımız vardır, fakat bulaşmak istemeyiz, çünkü onun için ayıracak zamanımız yok. Zamansızlık insanı tepkisiz yapar! Tepkisizlik ise söylenmeyi, yani bireysel olanı ortaya çıkarır. Kişinin çıkarı tepkiyi ortadan kaldırır.

Okula giden çocuğumuz varsa, onun okulda karşılaştığı sorunlar üzerine söyleniriz, dershaneye verilecek paranın yüksekliğinden bahsederiz, dershane hocasının çocuğunuzla yeteri kadar ilgilenmediğini, onun aslında daha fazla puan alacağı konusunda emin olduğunuz halde, çocuğunuz sizin istediğiniz kadar başarılı olamadığı için söylenirsiniz. Söylenecek o kadar çok sebep var ki, söylenmeden duramayız. Sorunları iyi tahlil etmeyiz, daha doğrusu sorunu hiç tahlil etmeyiz, o an gözümüze çarpanı kendi gündemimize alırız ve biraz sonra unuturuz. Yaşarken ve sonucu ortadan kalkana kadar gündemimizde vardır, sonra yoktur!

Toplu yerler eskisine göre daha güvensiz olmuştur. Uzun süreden beri camilere ve onarın çevresinde olan Pazaryerlerine (Irak’ta, Pakistan’da, Cezayir’de) saldırılar düzenleniyor, orada intihar eylemcileri üzerlerindeki bombaları bilinçli bir şekilde patlatıyorlardı. Son Butto’nun öldürülmesi olayı da tıpkı eskiden yapılan eylemler gibi planlanmış ve bu konuda tecrübe kazanmış bir örgüt tarafından yapıldığı kuşkusu yoktur.

Toplu eğlence merkezleri eskisine göre daha güvensiz olmuştur, çünkü bu son eylem ile dünya gündeminin nasıl değiştirileceği konusunda tecrübe sahibi oldular. Toplum psikolojisini etkileyebilecek ve bir korku dalgasının oluşturulması için önemli bir araç konumdadır. Tarihte bu kadar şiddetli ve savunmasızlara karşı bir saldırı yolu seçilmiş değildir.

Toplumları etkileyen cinayetlere şimdi toplu cinayetler evrensel olarak yerleşmektedir, bu son eylem bir kırılma noktası olarak görüyorum, çünkü eylemlerin yeri ve boyutu tahmin edilemeyecek konuma gelmiştir. Saldırı için sınırlar ortadan kalkmıştır. Londra, Madrid, İstanbul saldırıları bir birikimdir, bu birikimden en iyi şekilde yararlanacak bir fedai örgütü evrensel boyutta oluşmuştur. Butto cinayeti ulusal sınırlar içinde gerçekleşmiş olmuş olsa da, evrensel bir boyutta korku dalgasının yayılmasına sebep olmuştur.

Basının birinci haber olarak vermesi tesadüfi değildir, çünkü bu korkudan beslenenler ve kasasını dolduranlar ellerini ovarak olayları izlemiştir. Bu cinayetten kimler karlı çıkmıştır? Bir sosyal demokrat dünya görüşüne sahip bir politikacının öldürülmesi nasıl bir kırılmayı yanında taşıyacaktır? Bu soru uzun zaman kafalarımızı meşgul edecektir, sonucunu kısa zamanda göreceğiz diye tahmin ediyorum.

Dünya yeni bir ayrışmaya doğru gidiyor, bir cepheleşme bilinçli olarak yaratılmakta ve bu yeni cepheleşme ulusal devrimlerden sonra oluşan dünya ölçekli savaşlardan daha karmaşık ve sorunlu oluşmaya başlamıştır. Bu yeni sorunda taraf olmayanlar bile bir süre sonra olayların iteklemesi sonucu istemediği yerde taraf olmuş, savaşıyor olabilir. Kargaşa ve korku dünyamızı sarmaya devam etmektedir. Toplu yerlerde bombalı eylem yapanlara karşı sessiz kalınması ve onları karşı sadece söylenme boyutunda kalan tepkiler karanlığın üzerimize gelmesinden başka bir anlamı yoktur.

Bizler olaylar olduğu zaman söyleniriz, haberlere bakarken kendimizce yorumlar yapar, söyleniriz, sonra günlük koşuşturmacalar arasında biraz önce gündemimizde olan olayı unuturuz. Günlük yaşamın yapılması gerekenleri daha önceliklidir, bireysel çıkarımız neyse odur. ‘Toplum nereye giderse bizde gideceğiz, karşı durmanın ne anlamı var! ‘ diyerek söyleneceğiz.

Söylenmeye devam edeceğiz, çünkü söylenmek bizi rahatlatıyor!

30.12.2007

Hiç yorum yok: