20 Ocak 2008 Pazar

Kurşun adres sormaz!

Kurşun adres sormaz!
Suikastları yapanlar aynı ülkenin çocuklarıdır genelde, dışarıdan gelmez.

Kennedy 1963 yılında Dalası ziyaret ederken, üstü açık arabasından halkı selamlarken, bir kurşun darbesi ile hayattan ayrılmıştı. Kimse katili bilmiyor, katil olarak yargılanan ise yıllar sonra suçsuz olduğu anlaşıldı, fakat o idam edilmişti. Katil onu idam edendi!

1963 yılında Türkiye Avrupa birliğine başvuru yapıyordu o sırlarda. Gelecek için kendisine göre rota çizme telaşı içindeydi. Türkiye’nin ilk holdingi Koç Holding kuruluyordu.

Silahtan çıkan mermi, hedefine giderken tarihin nasıl çizileceğini hesaplamaz. Her suikast tarih içinde bir kırılmayı da temsil eder. Bir Sırp prensesinin öldürülmesi ile başladığı yazar tarih kitapları. Bir kırılma noktasıdır, o tarihten sonra sınırlar değişmiş, en büyük ve yıkılmaz olarak görülen Osmanlı İmparatorluğu dağılıyor, yerini Türkiye Cumhuriyet’i alıyordu.

Yakın tarihimizde de bizde de oldu, kimler kurşun ile tanışmadı ki? Süleyman Demirel, Bülent Ecevit, İsmet İnönü, Musa Anter, Vedat Aydın, Çetin Emeç, Uğur Mumcu, Bahriye Üçok, Muammer Aksoy… liste uzar gider. Ülkemizde de sık sık suikastlar olur.

Yakın tarihimizin çizgisini değiştiren bir suikast vardır ki, atlamadan geçilemez. İzmir Suikastı. Atatürk’e karşı planlanan suikast olmadan suçlu oldukları tahmin edilenler bir muhbir sayesinde yakalanmış ve istiklal mahkemesi tarafından yargılanmışlardır. 13 Temmuz 1926 günü karara bağlandı ve o gün tüm suçlular idam edildi. Çok partili bir cumhuriyet denemesi son bulmuş oldu. İttihat ve Terakki partisinin etkisinin yeni cumhuriyette azalmasına yol açar. Bir dönemin de kapandığının ilanıdır. 1 Eylül günü itirafçıya gerekli hediye resmi bir törenle verilmiştir.

12 Eylül sonrası iktidara gelen Turgut Özal’da suikast yapılır, hafif bir yara ile atlatır. Kurşun kalabalığın içinden gelmiştir. Özal’a yapılan bu saldırı, bir döneminde sonuna doğru gidildiğinin kırılma noktasıdır. Çankaya köşkünde sorularla dolu olan bir ölüm gerçekleşir. (aile fertleri öldürüldüğü konusunda beyanatları olmuştur.)

14 Şubat 2005 Eski Lübnan Başbakanı Refik Hariri bir bombalı saldırı sonucunda hayatını kaybetmiştir. Lübnan tarihinin dönüm noktasıdır, çünkü Suriye bu olaydan sonra Lübnan’dan çekilmiştir.

4 Kasım 1995 İsrail Başbakanı İzak Rabin bir Yahudi genç tarafından öldürülmüştür, barış’a bir kurşun sıkılmıştır. Bu kurşun ile bir Yahudi’nin kendi dininden birini öldürdüğü ilk olaydır. Dışarıdan saldırı bekleyenler için büyük bir hayal kırıklığıdır.

28 Şubat 1986: İsveç Başbakanı Olof Palme, İsveç’te kimler tarafından öldürüldüğü belli olmayan bir suikasta gitmiştir. O günden sonra İsveç bir barış ülkesi konumundan çıkmış, Avrupa tarihi içinde bir kırılma noktasıdır, çünkü yeni sosyal demokrasi hareketi bütün Avrupa’da işçilerin haklarını yok ettiği politikaları uygulamaya koymuştur. İşçilerin mücadele elde ettikleri hakların hızlı bir şekilde kaybettikleri yılların başlangıcını temsil eder!

Pakistan’da bir kırılma noktası da Butto’nun öldürülmesi üzerine olacaktır. İlerleyen günlerde tarih bu kırılmanın hangi yönde olduğunu gösterecektir!

Tarih içinde suikastlar tarih akışını değiştirme gibi bir özelliğe sahiptir, beklentiler bu cinayetlerden sonra gerçekleşmemiş ve tarih olması gibi akmaya devam etmiştir.

27.12.2007

Hiç yorum yok: