10 Ocak 2008 Perşembe

Bir ilçede olay var!

Bir ilçede olay var!

Lise eğitimine gönderilmiş bir kız, buluğ çağını yaşarken başına en kötü gelecekler gelebiliyor. Bu durum büyük şehirleri bile aşmış, küçük ve ismini duymadığınız kasabalara kadar genişlemiş durumda. Liberal politika kendisini cinsel taciz ve tecavüz olarak en yakıcı bir şekilde hissettiriyor!

Çorum’un Bayat ilçesini hiç duydunuz mu? Nasıl bir yerdir, kimler yaşar orada kim bilir? Sadece o kasabada görev yapmış memurlar ve oralı ahali, onun dışında kaç kişi duymuştur? Son birkaç gündür tüm medyada oranın ismi duyulur oldu. Turizm amaçlı tanıtımda değil, gerçi tanıtımın iyisi kötüsü olmaz diye bakan ahmaklarda bu dünyada yaşadığı için sözüm onlara değil! Tecavüz olayı ve tutuklananlar! Tecavüzü işleyen kasaba halkından ve ticaret yapanlarından olduğunu gazete haberlerinden öğreniyorum, tecavüze uğrayanlar? İşte sıkı durun, lise öğrencileri. Yaşları 15 ile 17 yaş arası. Henüz genç kızlıklarına adım atmış masum çocuklar. Bu çocuklara şantaj ile tecavüz edilmiş. Tecavüz ile kalınmamış, satılmış. Parsı olan kimdir kasabada, elbette onlarda bellidir! İlçe halkı bu duruma tepkili, fakat tepkilerini nasıl ifade edecekler? Bu çocukların ekonomik durumu nasıldır, nasıl zorlandılar, ne yapıldı da bu çocuklara tecavüz edildi? Çorum orta Anadolu’nun ortasında yer alan bozkırın ortasında bir yer. Bayat halkı kendilerini Türkmenlerin en soylusu olarak görürler. Ve kelime olarak “tanrı” anlamını içerir. Bu bilgilere kaymakamlığın sitesinden ulaştım. Bir de Bayat’ın sesi adlı gazete yayınlandığından haberim oldu. Bu olay olmazsa hiçbir zaman duymayacaktım belki, orada bir köy var uzakta o köy bizim köyümüz der ve milliyetçilik duygularımı okşar geçerdim! Fakat bu olayın vahameti karşısında ne düşüneceğimi bilemedim. Büyük şehirlerde olan ve artık sıradanlaşmaya giden bir durumun küçük bir kasabaya kadar yayılmasını nasıl açıklayabilirim? Bozulma toplumun her kademesine kadar inmiş olduğunu düşünüyorum.

Çocuklarımızı gönül rahatlığı ile okula bile gönderemeyecek konuma geldik, başlarına ne gibi kötülüklerin geleceğini tespit etmek artık bizim elimizde değil. Bu kötülükler ortalıkta cirit atarken, onlara karşı bir şey yapamıyoruz. Bu olay üzerine 25 kişi göz alına alınmış ve büyük bir çoğunluğu bildiğimiz ve tahmin ettiğimiz gibi serbest bırakılmıştır. Olayın daha çok büyümemesi için tutuklu olanlarında delil yetersizliğinden serbest kalacağını tahmin etmek için kahve içip falına baktırmaya da gerek yok! Pardon yıldızlara bakarak da söyleyebilirdik! Kadın, seks, uyuşturucu bunlar birbirinden ayrılmaz parçalar. Bunların olduğu yerde fesat karıştırılacak o kadar da iş var demektir. İhalelerde fesat aradığınızda, çevresine bakın yeter, eğer çevrede kadın sunumu varsa, orada gözünüzün kapalı olarak fesattan bahsedebilirsiniz! Günümüzde kadın sunumu için kuzey ülkelerinden gelen kadınlar daha gözde, pasaport taşıyan ama pasaportları yanlarında olmayan kadınların varlığından haberdar olmuş iseniz, orada yapılan işlerde her türlü fesadı düşünebilirisiniz! Bu durum sizin fesat ve art niyetli düşünceler barındırdığınızı beraberinde getirmez, çünkü her şey ortada dönmektedir!

Bir kasabada bir cinsel taciz olayı olarak bakılmaz olaya, çünkü bir değil, tam beş çocuğa tecavüz edilmiş. Bu tecavüzün çocuklara bıraktığı travmayı kim ortadan kaldırabilecektir? Bizler toplumsal bir travmanın parçası mıyız? Yoksa bir cinnet geçiren bir ülkede bunlar normal mi? Kim bu gidişe dur diyebilecek, eski ama daha güvenli olduğumuz, kapılarımızı hiç kitlemediğimiz o geçmiş günlerdeki komşuluğun ne olduğunu bildiğimiz günler bu kadar çabuk mu yok olacaktı? Bu geçmişteki güven tekrar oluşabilir mi? Korkunun ve güvensizliğin olduğu bir toplum içinde normal ve insanlığa yararlı olabilecek bireylerin çıkası hayal değil mi? Bizler evrenin dışına iteklenmiş bir ülkenin çocukları olmak mı zorundayız! Bu bizim seçimimiz değilse eğer, o zaman bu başımızdaki felaketleri ortadan kaldırmak için neler yapabiliriz? Bir seçim süreci yaşıyoruz, bu seçim sürecinde bu ahlak çöküntüsü karşısında partilerin bir politikası var mı, yoksa bu çöküntüye kürek mi çekiyorlar?

Suçluların kahraman olduğu bir toplumda, hiçbir şey güven ortamında olduğu gibi olmayacaktır, çünkü suç övülmeye ve ödüllendirilmeye devam ediliyor. Bu bir yıkımdır, bu yıkımın sorumlusu, suçluları birer kahraman olarak gören ve gösteren bizleriz!

İSMAİL CEM ÖZKAN
23 Haziran 2007

Hiç yorum yok: