10 Ocak 2008 Perşembe

Seçimin tek sürprizi DP!

Seçimin tek sürprizi DP!

Seçimin yaz ayına alınmasından sonra başka sürpriz olur mu beklentisi içinde beklerken, Ağar ve Mumcu hiç beklenmeyen bir açıklama yaparak partilerini ortada bir şey yok iken birleştirme kararını aldıklarını açıkladılar. Lider yönetiminde olan partiler oldukları için tabanına ve partisine haber vermeden iki başkan yan yana gelmiş ve birleşme kararını aldıkları daha sonraki gelişmelerde ortaya çıkmıştı!

Ağar nasıl oldu da bu şekilde davranmıştı? Her girdiği seçimi kazandığı ile övünen Ağar, her seçimde seçilerek meclise girdiğini söylen Mumcu, ne olmuştu da bu şekilde davranışlardı? Ova siyaseti terimini siyasi literatürümüze kazandıran Ağar, sanırım en çok sevdiği türkü; ‘kekliği düz ovada avlarlar!’ Düz ovaya istediği kesimi indiremedi ama kendisi ovada avlanmış durumda! İki kişinin arasında olan olaylar elbette ileride açıklanacaktır, fakat bugün sadece bizler tahminde bulunabiliriz. DP geleneğini bugüne taşıyan bir anlayış çok partili seçimlerden bu yana hep parlamentoda olmuştur. Askeri darbe döneminde parlamento dışına düşmüş olmasına rağmen geçen seferki seçim dışında hep parlamentoda olmuştur. Ağar bağımsız girmiş ve daha sonra grup kurarak parlamentoda DYP adına var olmuştur. Çiller’den parti liderliğini almıştır. Anavatan partisi ise, AKP listelerinden meclise girmiş, sonra bakan iken istifa ederek mecliste ANAP grubu kurmuş, parti başkanlığını almıştır. İki liderde farklı şekilde parlamentoda kendi partilerini toplamışlar ve hazineden aldıkları yardım ile partiye eski gücünü kazandırmak için mücadele etmişlerdir. Mumcu’nun partisi yeşile boyanmış ve yeni çıkış yapmak için hazırlık yapacağı düşünülürken, en ilginç çıkışı DYP ile birleşme olarak karar vermiş, bu karar ile seçime günler kala telaş içinde çalışmalar yapılmış, birleşme için eller yukarıya kaldırılarak duyurulmuş, partinin manevi başkanından övgü dahi almıştır. Sağ toplanmış ve iktidar yürüyüşü yapmaya gelmiştir, fakat iktidar için yapılması gereken görüşmelerin, adımların atılmadığı ortaya çıkmış ve her şey beklentiler ile sınırlı kalınca büyük bir hayal kırıklığı yaşanmıştır. Eğer birleşme gerçekleşmiş olsaydı, şu anda iktidar için en şanslı parti olma özelliğini gösterecekti, çünkü daha önce partilere tek tek yaptığım analizler sonucunda en şanlı parti olduğu görülecektir. Fakat bu birleşmede Kürt sorununa ova siyaseti etkili olduğunu düşünüyorum, Ağar’ın lider olduğu parti söylemde de olsa bugünkü politikalar dışında bir politikası var olacaktı, belki çözüm yönünde önemli adım atılacaktı. Bugünkü çıkmaz sokakta ısrar edenler birbirlerine iplik atarken, siyasi çözümün varlığı elbette istenmeyecekti!...

Şimdi DP olarak yoluna devam eden DYP son kargaşaların getirmiş olduğu hazırlıksız olduğu seçime zorunlu olarak tek başına girmektedir, fakat bu seçimde destek görmesi gereken Mumcu’nun partisi artık Mumcu’nun partisi olma özelliğinden çıkmış, her temsilcilik kendi inisiyatifi içinde bir partiyi destekler konumdadır. Ağar bu zorlu baraj geçme sınavını başarabilecek mi, bunu ancak seçim sandıkları açıldığı zaman göreceğiz!

Sağın başka bir partisi Genç Parti ve lideri Uzan. Geçmişi ticari başarılarını medya gücünü kullanarak elde ettiği ve babasından gelen mirası ile bugün, geçen seçimde olduğu gibi renkli propaganda ile meydanlarda gözükmektedir. Kişisel hırsı ile her türlü riski göze alabilecek bir yapı sergilemektedir. Miraslarının büyük bir bölümü elinden alındığı için şu andaki iktidarı sorumlu görmektedir. Laik bir duruş sergilediği için AKP karşısında bir tercih olarak kendisini koymaktadır. AKP karşısındaki cephe içinde olmazsa dahi o cephe sınırları içinde durmaktadır. Tuncay Özkan nedense GP hakkında bir program yapmamaktadır, onun cephe olarak kabul ettiği MHP ve CHP’dir. Genç Parti seçim listeleri teslim edilmeden önce CHP ile aynı kulvarda görülmüşler ama bir ortak hareket çıkmamıştır. Bu seçimlerde bir tek popüler isim ile seçmen karşısına çıkmış olmasına rağmen, geçen seçimlerde olduğu kadar oy alıp almayacağı sandıklardan sonra belli olacaktır.

Her iki partinin bugün sorunları çözüm yönünde politikası yoktur, muhalefette kalacakları için her türlü popüler söylemden geri durmuyorlar. İki sağ parti kendi seçmenini dahi yakalayacak ve inandırıcı politik bir perspektifleri yoktur.

Geleneksel partiler hakkında düşüncelerimi bu yazı ile sonlandırmış durumdayım. Bugünkü meclis yapısı içinde sorunlara gerçek anlamda neşter vurabilecek bir siyasi parti görmüyorum. Daha çok popüler söylemler içinde ülke ve dünya gündemi dışında kendi gündemlerinin dünyanın gündemi olarak gören bir anlayış hakimdir. Bütün patiler liderlerin partisi konumundadır, demokrasi, insan hakları gibi kavramların sadece söylem olarak varlığını koruduğu, sosyal devletin tamamen rafa kaldırıldığı, eşitlikçi, diğer kültürlere saygılı ve gelişmeleri için olanak tanıyan bir politikaların olmadığını gördüm. Türk siyasi yaşamı hala zayıf noktaları olan ve onları güçlendirecek politikaları olmadığı için içte despot, dışarıya karşı boynu bükük politikayı aşacak her hangi bir siyasi perspektifleri yoktur. Var olan alışkanlıkların devamını ve alışkanlıkların bozulmaması için uğraş veren siyasi ideolojisinin olmadığı, sağın sola, solun sağa karışmış olduğu bir siyasi kirlilik yaşamaktayız. Bugün hassas olunan kavram laiklik öne çıkarken, yarın hangi hassas kavram ortaya çıkacağı bugünden bellidir! Ülkenin birliği başka bir hassas noktadır, birliği bozacağına inanılan din özgürlüğü, dillerin özgürlükleri bu anlayış içinde olduğu sürece cepheleşmeler kaçınılmaz olarak varlığını devam ettirecektir. Milliyetçi ve dinci partiler ise bu cepheleşmekten geçinmeye devam edecekler ve oylarını artırmaya devam ederken, merkezde olan partilerde oy hesapları yüzünden alışkanlıklarını bırakıp, din özgürlüğü konusunda ‘Laik’ cephe kurulacak, ülkenin birliği için ‘Milliyetçi’ cephe içinde yer alınarak yıllar sorunlara yanıt vermeden, sorunları geleceğe taşıyarak yıllar ve gelecek kaybedilecektir.

3 Tem. 07
İSMAİL CEM ÖZKAN

Hiç yorum yok: