9 Ocak 2008 Çarşamba

Söz meclisten dışarı

Söz meclisten dışarı

Söz meclisten dışarı diye cümleler kurulur ve anlatılmak istenen anlatılır. Tabi bu arada iğne mi, çuvaldız mı belli olmayan şeylerde dostların bir yerlerine batmıştır. Eh söz meclisten dışarı olunca kimse üzerine alınmamış gibi yapar.

İşte ben de söz meclisten dışarı diyeyim ve kendi düşüncelerini, duygularını yansıtmak için dahi vakti olmayanlara bir dokundurma yapayım dedim! Yok, sözün sizin üzerinize değil, sadece öylesine konuştum. Elbette sizler bana sürekli kendinize ait mailler gönderiyorsunuz, tepkilerinizi belirtiyorsunuz! Yaşama izleyici localarından bakmıyor, bizzat yaşamın içinde karşılaştığınız çelişkileri dillendiriyorsunuz!

Tabi bu dillendirme yazı ile olmuyor, çünkü yazıya dökmek emek ister, vakit ister!

İşte sizde olmayan o vakit! Biliyoruz ki, zaman kişiden kişiye ve coğrafyaya göre de değişir!

Kaplumbağa vakti ile kelebek vakti arasında ne kadar fark var?

Bazılarımız hızlı yaşarız ki yaşı ilerleyenler için zaman hızlıdır, kimimiz yavaş! Elbette hepiniz gençsiniz ve zaman yavaştır sizin için!

Yazmaya vaktiniz yok, nasıl olsa bir yazan var, onun yazdıkları da uzun olduğu için okunmuyor. Bir girişe bak, bir de sonuca, tamam yazı okunmuş oluyor. Nasıl olsa fikrinizi de sormuyor, o halde neden okunsun ki?

Tepkisiz yaşamı biz tercih etmedik, yaşam tercih ettirdi bize!

Tepki verenlerin başına bak neler geldi, sürgün, cezaevleri ve de yalnızlık! En iyisi tepkisiz yaşamın içinde yaşa, nasıl olsa birileri tepki gösterecektir, göstermezse ne yapalım el nasıl yaşıyorsa bizde öyle yaşarız!

Bakın meclisten dışarı söyleyebileceğim bir fıkra okudum. Onu buraya aktarayım da lafı fazla uzatmayayım. bu sayede vaktinizi daha çok çalmayayım..

DoktorRuh hekimine giden adam, şikâyeti sorulunca:- Kimse beni sevmiyor doktor, diye dert yanmış...- Üzülmeyin, demiş doktor, ben sizi seviyorum...Hasta inlemiş:- İyi ama doktor ben herkese beni sevsin diye para ödeyemem ki...


27 Ağustos 2006
ismail cem özkan

Hiç yorum yok: