9 Ocak 2008 Çarşamba

Zehra kim?

Zehra kim?

Magazin programları yaşamın içindeki olanları değil, sadece küçük bir azınlığın yaşamını ekrana ve sayfalara taşır. Her magazin basını renklidir ve lüks görünüm içinde sunulur. Magazin emekçileri, parasız ve çulsuz olarak dolaşmaları ekrana pek yansımaz. Onlar, parıltılı dünyaları medyaya taşırken, kendileri sefaletin ve işten atılma korkusu içinde yaşarlar.

Magazin dünyası içinde her hangi bir kişi girip kalabilir, o dünyanın pırıltıların içinde kalabilecek yeter ki maddi bir yönü olsun. Bazı kişiler ise yaşamak için magazin basını içinde bir obje olarak kalır. Çünkü tüm ünü ve yaşamı bu magazin dünyasına borçludur. Sesi olmadığı halde assolist olarak sahne alabilmektedir, en lüks eğlence yerlerinde. Güzelliği gençliğinde bırakış olmasına rağmen en güzel olduğuna inanarak dolaşabilir. Kendi etrafında olanlarda birer magazin objesi konumundadır. Yanında bulunanlar da o magazin dünyasının kendilerine verdiği olanakları kullanır. Çapkınlıklarını artırırlar ve aranan adam bile olabilirler! Yaptıkları kaçamaklar bile toplum içinde hoşgörü ile karşılanır.

Magazin dünyası içinde acınma duygusu da kullanılır. İşte annesi ve babası boşanmış bir çocuk hiçbir yeteneği olmadığı halde magazin dünyasının ilgisi çeker ve onun anne ve baba özlemi dile getirilir. Ayrılmış eşler bile çocuk için birleştirilir ama pırıltılı ışıklar söndükten sonra o birleşme hemen sona erir. Her şey parlak ışıkların altında yaşanır ama birçok acıda o ışıklardan bize yansımaz. Orada yaşananlar bir dramdır! O dramı göremeyiz ışıkların içinde.

Zehra ünlü bir anne ve mütahit bir babanın çocuğudur. Anne ününü magazine borçludur. Bir güzellik yarışması ile başlar magazin ile tanışması ve o günden bugüne kadar kendisini o dünyada koruyabilmek için her türlü özveriyi yapmıştır. Gösterişli dünyada varlığını koruyabilmek için kendisini geliştirmiştir. Onun maddi alt yapısını oluşturmuştur. Yeteneklidir, sadece ayakta kalmak için. Aslında yeteneği yoktur ne oyunculuk ne de şarkı söyleme konusunda. Fakat ışıkların ve gürültünün içinde onun yeteneğini sorgulayacak kimse bulunamaz. Magazin dünyası onun yeteneği konusunu işlemez, çünkü magazin yeteneklere göre yön almaz. Önemli olan haber olabilecek ışıklı bir yaşam içinde farklı bir duruştur. Burjuva yaşam içinde köylü olanlar ilgi çeker. Açık sözlü ve dobra olması önemlidir. Burjuva yaşam açık sözlülüğü kaldırmaz, orada daha içten ve alttan ince politikalar geçerlidir. Zehra bu ikilinin çocuğudur. Ayrılmış anne ve babanın. Yanlarından hiç ayrılmayan bir de teyze vardır. Teyze ve bakıcı kadın kızın üzerine titrer, anne ise dışarıda son aşkını yaşar!

Toplumun genelinde ise birçok Zehra çocuk var. Anne ve baba ayrılmış, ayrılık sebepleri ihanet değil, ekonomiktir çoğunlukta. En kötü ihtimal bir kaza ve hastalık sonucu iki taraftan birini kaybeden çocuklar. Büyük deprem sonrası yalnız kalan kaç çocuk var? Hem de anne ve babasını kaybetmiş, yaşamda tek başına kalmış olan çocuklar. Dram yaşamın içinde vardır ve bunlar gündeme gelmez, çünkü onların yaşamı ışıltılar içinde değildir. Ülkemizde kaç çocuk sokaklarda yaşam mücadelesi veriyor, bilinmiyor. Elde gerçek anlamda istatistikî bilgi yok. Çünkü adı konmamış bir savaş var. O savaşın mağdurları dünyanın her bir tarafına dağılmış durumda. Her göçmenin yaşamı dramdır.

Ekranlardan ve pırıltılı sayfalardan evimize ve bilincimize gelir Zehra! Yazık çocuğa, annesi ve babası ayrılmış. Özlem içinde ve yalnız olarak görürüz. Gözlerinde hüzün vardır her ayrılık yaşayan çocukta olduğu gibi. Fakat magazin onu alır getirir. Kamerayı tutan belki daha zor bir yaşam yaşıyor, belki daha büyük bir dramın içindedir. Eğer kamerayı orada omzunda taşımazsa kimsenin gözünün göremeyeceği bir dramın içinde bulabilir kendisini. İşsizlik ve açlık. Gelecek korkusu. Magazin emekçilerinin üstünde sallanan bir kılıç gibidir. Ümitsiz ve yaratıcılıktan yoksun ve her tarafta aynı kalıplardan çıkmış pırıltılı görüntüler eşliğinde uçan kelimeler.

Magazin bir sanayidir. O sanayiden birileri beslenmek zorundadır. İki taraflı bir gelir kapısıdır. O gelir kapısı insanları zehirliyormuş diye düşünülemez. Silah sanayisinde çalışan bir işçi ve mühendis gibidirler. Sonuçta yaptıkları işler birilerin ve bir şeylerin ölümünü hızlandırır. Işık ve gürültü her ikisinin de ortak noktasıdır.

Işıklar ve gürültüler arasında birileri olmalıdır, çünkü o bir sanayidir. Sanayi düşmanlığı yapmak gibidir bunlara karşı olmak!

İSMAİL CEM ÖZKAN
6.1.2007

Hiç yorum yok: