10 Ocak 2008 Perşembe

Düzmek ve düzülmek!

Düzmek ve düzülmek!

Günümüz dünyasında bu iki kelime çok kullanılır oldu son dönemde. Eskiden de kullanılırdı ama bu kadar yaygın olarak değildi! Bireyselleşen toplumuz içinde namus kavramı ile birlikte anılır oldu, düzülen birinin namusu elinden alınmıştır, artık o bacak arası sermaye olarak kullanabilinir!

Her şeyin sermayeye dönüştürüldüğü, her değer ticari birer metaya dönüşmesi tesadüfi değildir. Son 30 yıl içinde toplumumuz hızlı bir değişim sürecini yaşamaktadır, bu değişim hızı içinde insanlarında ahlak anlayışı ve algılayışı da piyasaya uygun olarak dönüşüm geçirmektedir. Günümüzde düzenler hep sermaye sahipleri olarak gözükmektedir. Fakat sokaklar karanlığa büründüğü an sermayesi olmayan ama olayları hep izleyici konumu da olanlarda düzme işine el atmış durumda ve masum ana kızı sokakta yalnız gördü mü gece yarsı hemen fırsatını bulur bulmaz dizmek için üzerine atlamaktan da geri durmamaktadır. Düzmek eylemi her zaman gönüllü olmamaktadır, görüldüğü gibi. Düzülen insanların ise ruhi durumu yaptığı işin hazzına göre değişmektedir. Eğer gönüllü olarak düzülüyorsa, hatta orgazm oluyorsa sonunda mutlu bir şekilde o anı bir daha yaşamak isteyecektir. Yok düzülen insan acı duyuyorsa eğer ve yasalar gereği düzülmek zorunda ise eşi tarafından, o zaman kendince savunma yöntemleri geliştirmekte ve muayyen günümdeyim, başım ağrıyor bahaneleri ile düzülme eyleminden uzaklaşmaya çalışmaktadır. Yasalar ile desteklenmeyen düzülme anları ise hem dramatik görüntülerin oluşması hem de komedi görüntülerin oluşmasını da davet edebilir. Eğer zor ile düzülüyorsa ve ses ile çevresinden yardım istemeyen bir düzülen kanun karşısında hiçbir hakkı yoktur, sadece düzüldüğü ile kalır. O anda yaşadığı travma filan göz ardı edilir.

Yasalarımız erkek hakimi olarak kurgulanmıştır, yok erkek hakimiyeti bir şekilde elden alınmış ise, erkek kafası taşıyan hakimlerin yorumu ile o yasalar erkeklere uygun hale getirilir, uygulama erkek olur! Düzen güç genellikle erkek olarak kabul edildiğinden yasalarda ona uygundur. Medeni kanun ve ceza kanunları güce karşı bir övgüyü içinde barındırır. O yüzden güçlünün yaptığı her türlü suç unsuru aslında yoruma dayalı olarak ceza indirimine tabiidir! Evet yasalar düzme işini zor ile yapıldığında ceza ile düzenlemeye çalışır ama bu göstermelik cezalar sadece yaşam içinde gölge olarak kalmıştır.

Düzme işi için hemen hemen her şehirde ve yerleşim yerinde ortak binalar vardır, 18 yaşından küçüklerin girmesi yasaktır. O binaların dışında kontrol dışı düzme yerleri de vardır, o yerlerde TV ekranlardan “elemanlar” aracılığı ile duyurulur. Eleman orada gerekli düzme işini yaptıktan sonra polise ihbar eder, sonra kameralar ile suçluları yakındığını gösterir. Polisin ve elemanın başarısı halk tarafından ekranlar aracılığı ile alkışlatılır. Orada düzülenlerin durumları ekran yansımaz, neden insan kendisini düzdürür, üstelik en alttaki ve cebindeki son para ile düzmeye giden banyo yapmamış insana? Her türlü pisliği ile içine alır oradaki düzülen, birkaç kuruş karşılığında!

Düzme ve düzülme eylemi bir denge üzerine oturur. Dengelerin oluştuğu yer ve orada dengeler gözetilir. Bu arada bu baş ağrıları çok olunca, düzen kişi dışarıda başka düzeceği insanı arar, bu durum aldatma olarak kayıtlara geçer. Aldatma iki tarafın birbirinden haberi olamadan yapılıyorsa sorun değil, yok medya önünde yapılıyorsa o zaman eşler mahkemeye kadar gider ve boşanırlar ya da ayrılırlar. Daha sonra yatak odası görüntüler internet dünyasında dolaşır. Bunlar günümüzde artık olağan gelmiş durumdadır. Gelişen teknolojiye ve topluma hızlı bir şekilde uyum sağlamaktayız. Yeni ve “in” olan, eski ilişkilerin yatak odasını sanal dünyada isimsiz yayınlamak, bak nasıl düzmüşüm egosunu tatmin etmek. Hem düzen hem de düzülen insan bu durumda nasıl bir kazanım elde etmiş oluyor?

Hep merak etmişimdir. Seni seviyorum dedikten sonra neden yatağa atıp dizer ya da dizilir? Seven insan hep düzer mi?

Düzülme işi üzerine düşünürken genç bekar kadınların genellikle evli erkekler ile ilişkiye girdiklerini, onlar ile metres yaşamını tercih etmelerini anlamıyorum. Günümüzde evli eşler başka evli eşler ile eşlerini aldattıklarına da şahit olmaya başladık. Evli olanların eşleri evdeki doyumsuzluklarını başka evlilik ilişkisi içinde de arar oldu ve bunu gizlemeden açıktan yapmaya başladı. Dönüşüm müthiştir ve bu dönüşümün maddi tarafı bu yazıda henüz işlenmemiş olarak durmaktadır. Eskiden buluğ çağına gelen kızlar köylerde evlendirilirdi, bir mal gibi satılır ve anne ve baba oradan aldıkları başlık parası ile bir süre rahat bir şekilde yaşarlardı. Günümüzde bu durum devam eden yerlerin varlığını gazetelerden izlemekteyim. Lise çağına gelmiş genç kızların ve erkeklerin uyuşturucu batağına çekilmesi ile birlikte düzme ve düzülme işi tamamı ile ticari olmuştur. Genç, çocuk fark etmeden düzülebilecekler birer meta gibi birileri aracılığı satılmaktadır. Satıldığına göre alıcısı da vardır. Ekranlara yansıyan hep satılanlardır, satanlardır, alıcılar ekranlara nedense düşmez!

Büyük davlarda ve küçük davalarda hep duymuşsunuzdur, kadına erkek, erkeğe ise kadın sunulur, bu sayede büyük anlaşmalar şampanyalar eşliğinde büyük otellerin odalarında kutlanır. Düzme ve düzülme işi birer tatmin olayının kutlanması mıdır? Bu eylem sınır tanımaz, her renkten ve biçimde ve yaşta kişilerin kullanılması yadırgatıcı değildir.

Önümüzde bir seçim var, bu seçim çalışması sırasında siyasilerimizin ağzından düşmeyecek bir kelime “seni seviyorum değil, sizi seviyorum ve sorunlarınızı anlıyorum” diyecek! Beline o kadar güvenir ki siyasi, çoğul seslenir. Bizim toplumumuzda toplu eylem pek hoş karşılanmaz, fakat biraz parası olanlar değişiklik olsun diye toplu düzülme ve dizme eylemi içinde olduklarını gazetelerden okudum. Bu durumda siyasetçilerimiz biz seçmenleri sevmesin derim! Eğer onlar bizi sevdiğini söyleyip oy istemeye gelirse, bu durumda ben ne yapmam gerek?

İSMAİL CEM ÖZKAN
7 Haziran 2007

Hiç yorum yok: