10 Ocak 2008 Perşembe

Katliamlardan sonra kalan kan!

Katliamlardan sonra kalan kan!

Bir katliam haberi de Malatya’dan geldi. Yine vahşet, yine Müslüman düşüncesi ile yapılmış bir katliam. Müslüman demek kendisi gibi düşünmeyenleri yok etmek, ateşlerin içine atmak ve boğaz kesmek mi? Elbette hayır, fakat son 10 yıldır bu dünya gözü önünde olmakta ve biçimlenmekte.

Son olarak dünyaya yayılan ve geniş bir coğrafyayı etkileyen İslam düşüncesi, en son olması ve en gelişmiş ve hoşgörülü din olma özelliği olması gereklidir. Kendisinden olmayanları da kendisi gibi gören ve onlarında yaşamasına olanak veren bir anlayış olmalıdır. Ki yüzyıllar bu anlayış içinde Yahudiler, Hıristiyanlar, Budistler, ve diğer dinden olanlar bu İslam düşüncesinin hakim olduğu coğrafyalar içinde yaşadılar. Bugüne kadar geldiler. Fakat son 10 yıldır Afganistan, Pakistan, Ortadoğu ve Türkiye gibi coğrafyalarda ölümler ve öldürmeler ile gündeme gelmeye başladı. Hoşgörü anlayışı yok olmuş, global çaplı bir kan emici konumda kendisini göstermektedir. Toplumsal histeri olarak hareket eden bu kan tutulması olayı, yeni kanlar akıtmaya devam ediyor. Bir İncil dağıtan inançlı birinin boğazını kesen anlayış acaba nasıl açıklanır?

Türk milliyetçileri ve İslam fanatikleri yüzyıl öncesi yaşanan histeriye yeniden tutulmuş gibiler. Gözleri dönmüş ve kendisi gibi düşünmeyen, kendisi gibi yaşamayan her kişiye karşı saldırmaya ve boğazını kesmeye başladılar. Bu histeri zaman zaman gün yüzüne çıkmakta, hatta toplumsal olarak da kendisini göstermektedir. Asker cenazesine gitmeyenler ama bu azınlıkların ölmesine gidiyor gibi akıl dışı bir tepki vererek cinayetleri olumlayanlar nasıl bir kan içinde yüzdüklerin bile farkında değiller. Cinayetleri olumlayan ve bunu savunan hiçte azımsanmayacak bir kitle bugünkü cumhuriyet topraklarında var. Bu kesim, Çorum, Maraş, Sivas’ta kendisini kitlesel olarak gösterdi, üstelik belli bir partinin taraftarı olarak da cemiyet özelliği gösterdi. Son 10 yıl içinde ise, İslam - Türkçü düşünceyi savunan bir partinin taraftarı gibi gözüken ellerine bıçak, silah ve satır verilmiş çocuk yaştakiler cinayet işlemekteler. Aslında burada o parti ya da bu partinin taraftarı olup olmaması önemli değil, bir şekilde bir yerde bunların buluşması ve örgütlenmesi için olanaklar verilmiş durumda ki, bunlar rahatlıkla cinayet işlemekteler. Bunların bir araya gelmesini sağlayan şey ise ülkenin siyasi tercihidir. Bu tercih ve histerik davranışların toplum içinde meşruiyet kazanmasını sağlamaktadır. Burada cinayeti işleyenlerin kimlikleri önem kazanır, kahraman yapılır. Hatta onlar ile resim alma yarışına girilir. Toplumun kurtarıcısı ve dünyayı aklı başına getiren birer kahraman olurlar. Bunun oluşmasını sağlayan ise tercihtir. o tercihi ne yazık ki ülkemiz uzun zamandır yapmaya devam ediyor. Homojen bir toplum yaratmak için her türlü katliamı onaylayan ve tarihi ile hiç yüzleşmeyen bir devlet! Ölümler ile toplumsal dönüşüme, gelişmeye karşı set çekmeye çalışan bir anlayış. Yüzyıllardır bir arada yaşayan ve farklı düşünen, farklı yaşananlara karşı gösterilen hoşgörü bir anda ortadan yok oluyor! Bir kan gölüne dönderilen ülke! Kan tutulması yaşanıyor, kana tutulan daha çok kan emmek ister. Daha çok kan akıtır. Bu kan akıtma tanrı adına da olabilir, ülke adına olabilir, ama mutlaka kendisince kutsal bir nedeni vardır.

Bu topraklarda kan akıtılması insanlık tarihi kadar eskidir. Bereketli bir yıl geçirmek için önceleri insan kurban edilirdi, sonra hayvanlar kurban edildi, özel sunaklarda. Zaman içinde kurban başka anlamalara büründürüldü ama kan akıtılmaya devam edildi. Yeni alınan bir evin, ya da arabanın önüne kan akıtılır, kapısına kan sürülür. Kan her yerde kendisini hissettirir. Son on yıldır kan akıtılıyor ve ne için kim için akıtılıyor? Bir arada yaşamı savunanlar ise bu ülkede hep vatan haini olarak gözüküyor. Asker cenazelerine katılım ile diğer katliam sonucu ölenlerin cenazelerine katılımları dahi karşılaştırabiliyor. O kadar da ahmakı bol bir ülkeyiz!

19 Nisan 2007
İSMAİL CEM ÖZKAN

Hiç yorum yok: