10 Ocak 2008 Perşembe

Seçimden sonra ne olur?

Seçimden sonra ne olur?

Seçimlerde partiler ne derse desin, sonuçta seçim sonrası söylenenler önemlidir. Seçim öncesi havayı keskinleştirenler, seçim sonrası bir şey olmamış gibi birbirlerini öperler ve yollarına devam ederler! Bazıları öpmez kafaları koçlar gibi tokuştururlar! Bu şekilde ötekilerinden ayrı olduklarını hissettirirler, aslına bakın bizim selamımız farklıdır, her ne kadar ortak şeyler söylüyorsak da demekteler!

Bu seçimde sandıktan hangi partilerin parlamentoya taşınacağı üç aşağı beş yukarı belli olmuştur. Bu belli oluş durumu sonucunda şimdi parlamentoda kim daha fazla ceylan derisine sahip olacak mücadelesi verilmektedir. Daha fazla ceylan derili koltuğu kendi grubu içine alırsa, o iktidar için büyük adaydır! Hiçbir şekilde yan yana gözükmek istemeyenler, hükümet kurma yürüyüşlerinde birbirlerini sıkı sıkı saracak, dostluk görüntüleri vereceklerdir. Bu arada parti liderleri meydanlarda kaybettikleri seslerini yeniden kazanmak için sabahları çiğ yumurta yutacaklardır! Sarmonele hastalığı parti liderlerine bulaşmaz, merak etmeyin bir şey olmaz onlara!

Parlamentoda var olacağı belli olan partilerin ortak özellikleri çoktur, bir birinden ayırt etmek için sadece kullandıkları sembollerdir ve liderleridir. Biri ne konuşuyorsa öteki de o şekilde konuşuyordur, devletin politikası vardır, o politikanın dışında laf söylenmez! Devletimiz için her türlü özveri gösterilir, geçmişte taşıdığın düşünceler filan önemli değildir. Aslında bu seçimlerde diğer seçimlerde olduğu gibi tek parti seçimidir, sadece sanal olarak değişik partileri meydanlarda görmekteyiz. Her partide sağcı vardır, solcusu vardır, alevisi vardır, kürdü vardır. Ülkenin mozaiğini her parti içinde taşır, fakat üniter devlet politikaları dışında politikaları yoktur.

Tek partinin girdiği seçimlerde, sağı solu ve merkezi temsil eden Atatürk’ün partisi meclis dışında düşünülemez, çünkü o sol gibi gözüken tek partidir. Ötekiler açıkça sağı temsil ettiklerini söylemektedir. Normal şartlarda solda olması gerektiği için bu rolü Atatürk’ün partisi üstlenmiştir. Muhalif olacağı kesin gözü ile bakılan bu parti, tarihinde seçim ile tek başına iktidara gelememiştir, tek parti dönemleri hariç. Bu seçimde de tek başına iktidara gelemeyeceği ortadadır. Üstelik tüm sağı solu Laiklik söylemi adı altında, şeriat düşmanlığına karşı çatısı altında toplamıştır. Parti içinde sarılıp öpenden tutun, kafa tokuşturanlara kadar her değişik kültürden ve görüşten insan vardır. Buna rağmen tek başına iktidara gelmeyecektir. Seçim sonrası eğer büyük değişiklik olmayacaksa kafa tokuşturanların oluşturduğu bir parti ile koalisyon kuracaktır. Bu yeni kurulacak hükümetin ömrünün de az olacağı şimdiden tahmin edilmektedir. Bugünden yeni seçimler için sermeye birikimi yapan partiler bile vardır!

Büyük bir sürpriz olurda bu Atatürk’ün partisi meclise giremezse ne olur? Parlamento tam sağcıların oluşturmuş olduğu bir görünüm sergiler. Bugüne kadar gelenekte bir sağ ve bir sol parti o çatı altında olmuştur. Hiç olmadığı dönemde darbe dönemleridir. Onun dışında hep olmuştur. Bir bakarsınız Ecevit’in partisi parlamentoda, bir bakarsın Atatürk’ün partisi. Aslında ben Atatürk’ün partisi demek istemem, şu anda Deniz’in partisidir ama ne yapayım ki Deniz kendi adına sahip çıkmadığı için ve sürekli Atatürk’ün partisi olduğunu söylediği için bende Atatürk’ün partisi olarak adlandırmaktayım. Benim gönlümden geçen Deniz’in partisi söylemi, çünkü şu andaki çıplak görünüm öyle.

Bugünkü bütün partiler bana göre Atatürk’ün partisidir. Her parti lideri Atatürk’ün çocuğudur, bundan kimsenin kuşkusu yoktur. Bazıları kendileri Cumhuriyet çocuğu olarak tanımlasa da aslını kimse inkar edemez! Deniz’in partisini diğerlerinden tek ayıran Atatürk’ün mirası ile ayakta duran ve onun bağışladığı paraları hala yiyen parti olma özelliğindedir. Ticaret ile direkt olmazsa dahi endirekt uğraşan bir partidir. Parti yetkilisi bir bankanın yönetim kurulu üyeliğini sürdürmektedir. Normal şartlarda partiler ticaret ile uğraşamazlar, fakat bu parti Atatürk’ün partisi olması nedeniyle bir ayrıcalık olarak diğerlerinden ayrılır. Deniz’in miras bırakacağı bir yatırımı olmadığı için parti Deniz partisi olarak anılmıyor demektir. Demirel’in partisi de yoktur, o da tüm mal varlığını bir parti üzerine yatırmamıştır, onun fahri başkanı olduğu partileri vardır, miras alıp hemen tüketmiş, kendi mülkiyeti içinde sahiplenmiş ama mülkiyetini partiye aktarmamıştır.

Sonuç olarak tek partinin seçimlere girdiği bir seçimi daha yaşamaktayız. Oy pusulalarının bu kadar uzun olmasına aslında gerek yoktu. Kafa tokuşturanlar, yanak değdirenler bir araya gelip selamlaşma biçimi konusunda ortak bir yol bulabilirlerdi. O sayede bizlerde atalarımızın nasıl selam verdiğini düşünmez olurduk! Her şey vatan için olduğuna göre, bu vatanın güzel selametini bütün partiler eşit düzeyde düşünüyordur! Çünkü bu ülkede yaşayan her Türk vatandaşı Atatürk’ün çocuğudur, bundan kimsenin kuşkusu yok! Yasalarımızca da tespit edilmiştir. İtirazı olan varsa lütfen açıklasın!

Gelenek gereği Deniz’in partisi parlamentoda ceylan derilerin üzerindeki yerini alacaktır, şimdi sorun kaç ceylan derisinin üzerine oturacaklardır?. Sizce kaç ceylan derisini kullanırlarsa hükümette güçlü sesleri olur?

İSMAİL CEM ÖZKAN
26.Haziran 2007

Hiç yorum yok: