10 Ocak 2008 Perşembe

seçime giderken...

Bir gün içinde bir insan kaç defa istiklal marşı söyler? Çok garip geldi değil mi bu soru? Kafanızda sorular oluşmadan hemen yanıtlayayım. Bugünler bildiğimiz gibi seçim süreci içinde yer almaktadır. Bu seçim döneminde politikacılar değişik yerlerde etkinliğe katılmaktadırlar. Her etkinlik açılışı istiklal marşı ile yapıldığını düşünürsek, bir adayın günde kaç istiklal marşı okuduğu ortaya çıkar!

Zamanın birinde bir politik lider her gittiği köyde namaz kılması ile meşhurdu, o zamanki basın mensupları sormuştu, günde kaç rekat namaz kılınması normaldir diye, o zamanki politikacı kadayıfın altınında kızardığını söyleyerek soruyu geçiştirmişti. Bugün acaba politikacılar nasıl açıklayacaklar, gün içinde kaç istiklal marşı okuduklarını! Her şey istiklal marşı açılması ve daha sonra etkinlik yapılması acaba hukuki bir zorunluluk mu, yoksa birilerine bir şey göstermek için bir simge mi? Milliyetçiliğin iyicene körüklendiği bir süreç içinde ülkenin istiklal marşının okunması normal mi? Çünkü milliyetçilik için ulusal imgelerin kullanılması önemlidir. Milliyetçi olduğunu gösterebilmek için adaylar ulusal simgelerden olabildiğince faydalanmaya çalışıyorlar. Ulusal sembol bayrak herkesin elinde, hatta siyasi parti toplantılarında dahi ulusal bayrak daha fazla o alanda yer almaktadır. Her toplu yapılan eylem istiklal marşı ile başlayıp, onuncu yıl marşı ile sonlandırılması olağan karşılanmaktadır. Bu şekilde kamuoyuna ulusalcı olduğu gösterilmektedir. Fakat çok ilginç bir süreçte her farklı düşünceden ve yelpazeden gruplar aynı imgeleri aynı şekilde kullanmaktadırlar. Kürsüde konuşan kişilerin yüzlerini çıkarın hangi toplantıda olduğunuzu bilemezsiniz. Bütün yelpazeden insanlar aynı şeyi konuşuyor gibidirler. Eski bir reklam aklıma geldi, orada aslında yok birbirimizden farkımız ama biz filanız! (hadi reklam yapmayayım dedim!)

Bugün ben adaylar yerinde olmak istemezdim, çünkü ben birine katılıyorum, dinlemem gerekenleri dinleyip gidiyorum ama adaylar öyle mi, her birinde hemen hemen aynı şeyler konuşuluyor, aynı seremoni yapılmakta, tıpkı kopya kağıdı üstende yazı yazmak gibi. Her toplantıda ben bunu daha önce yaşadım hissi içinde beyin tutulmasına düşmeden ayakta kalmak kolay değil. Bugün politikacıların gelecek için projeler üretmemesinin arkasında acaba bu yapılan toplantıların etkisi olmasın mı? Çünkü bu etkinler içinde insan beynini çalıştırmasına gerek yok ki, bir önce yaşadığını bir daha yaşıyor hissi içinde ve çelişkiye düşmemek için gerçek düşüncülerini ortaya koymadan ortak değerler üzerine konuşmak daha az risklidir. Hiçbir adayda bugünlerde riske giremez, çünkü onu seçene karşı sorumludur, onun ekibi içindedir. Gerçek kimliği ne olursa olsun, ekip içine girdikten sonra o ekibin şefinin her dediği doğrudur! Ekip elemanın kimliği bu süreç içinde yoktur. Parti disiplini bunu getirdiğinden ve rüyalarını süsleyen milletvekili emekliliğini hak edene kadar köprüden geçene kadar beyim paşam demek zorundadır. Kimse durduk yere köprüden aşağıya kendisini atmaz! İki inatçı keçi yoktur, çünkü tüm partiler birbirine benzediği için kimse köprü üzerinde karşılaşmayacaktır, sadece kim daha erken köprüye girerim telaşı içinde birbirini omuzlamakla uğraşmaktadırlar. Köprüden geçilecek, o yüzden reklamlarda olduğu gibi fark yoktur! Dar bir alandan geçmek için birbirine yol vermeyecekler, çünkü belli insan bu köprüden geçebilecek, liderlerin güçlü seçimi sayesinde! Benim bildiğim kadarı ile oylar partilere ve liderlerine verilmektedir. Gerçi oy pusulalarında liderlerin isimleri yoktur.

Sorumuzun başına dönelim, bir kişi bir gün içinde kaç defa istiklal marşı söyleyebilir? Bu konuda dünya çapında yapılmış bir araştırma var mı, kim bu konuda rekor kırmış olabilir? Adayımıza bakarken iyi ki ben aday olmamışım diye bakıyorum. bu seçim diğerlerinden farklı olacak, çünkü birleşmeler, birleşememeler, ilhaklar, bağlananlar. Dışarıda kalanlar, içeride kalanlar, aday olabilenler, olamayanlar, dağ taş naylon ve kağıt parti bayraklarının yerini Türk bayraklarının süslendiği bir seçim şölenine dönmüş gibi. Henüz partiler seçim için son deparı atmak için tüm ellerinde ki olanaklarını ortaya sermiş değildir. halka sunacakları vaatlerin aynı olmaması için rakip olarak gördüğünün seçim vaatlerini açıklamasını beklemektedir. Aslında hiç birinin birbirinden yoktur farkı ama biz falanız demek için küçük nüans farklılıklar öne çıkarılacaktır.


11.6.2007

Hiç yorum yok: