8 Ocak 2008 Salı

yok mu çaresi, yaşamdaki yalnızlığa karşı?

yaşam ne kadar hızlı geçiyor?
kaç gün oldu izmir’e geleli, kaç yıl geçti izmir’e adım atalı?
yaşlandık!
daha dün annelerimizin ellerinde gezerken, şimdi ellerimiz boş kaldı!
bazılarımızın ise ellerinde çocukları torunları!
benim yok, ne elini tutacağım biri!
Ne kadar hızlı geçtik gençlik çağını?
ne kadar hızlı geldik orta yaş kuşağına?
ne kadar kaldı yaşlanmaya?
hala içimizde bekleyen bir şeyler var, yapılması gerekli olan!
kim seslendirebiliyor, içindeki o yetişmemiş çocuğun çığlığını?
izmir çok sıcak.
bu sıcaklar altında çalışanları görüyorum yollarda.
fırın karşısında döner keseni!
klima altında çalışanı.
zaman hızlı geçiyor, gerçekten kaç gün oldu izmir'e adım atalı?
neyi bekliyorum, neden ellerim hala boş?
düşündüğümüzü, çocukluk ideallerimizin kaçta kaçını hayata geçirebildik?
dün 78'liler derneğinde oturup sohbet ettik, benim çocukluğumun delikanlılarına baktım.
her birinin saçı beyaz, tıpkı benim gibi.
yüzlerimizde hala gençlik heyecanı.
fakat vücudumuz orta yaşlı olduğumuzu haykırıyordu.
kelimelerimiz hala gençlik tartışmalarındaki gibi, kendi dünyamızı seslendiriyordu.
yaşamdan kopuk, yaşamdan uzak, hala geçmişin hesabını arıyorduk.
geçmiş hesaplanmadan sanki, bugün güzelleşemez gibi bakılıyor hayata.
ve hayattan uzak düştüğümüzü gördüm..
halla ellerim boş!
neden?

peki siz ne düşünüyorsunuz?
yok mu çaresi, yaşamdaki yalnızlığa karşı?

21.06.2006
ismail cem özkan

Hiç yorum yok: