9 Ocak 2008 Çarşamba

Şehir kültürü üzerine bir deneme…

Şehir kültürü üzerine bir deneme…

İnsanoğlu ilk şehri kurarken ne düşünmüştür bilemem ama bugünkü şehirlere bakınca insan öğüten bir makine olarak görmekteyim. Şehrin içine giren bir insan büyük bir ses gürültüsü ile karşılaşıyor ilk etapta. Sonra gürültüyü duymaz hale gelince, çevre pisliği ile karşı karşıya geliyor ve insan doğaya en büyük zararı şehirleşmek ile başlamıştır. Şehrin bu pisliğine de gözler alışınca bu sefer insanın kirlenmesi ile karşı karşıya geliyoruz. İşte ben bu kirlenmeye bir türlü alışamadım!

Şehirler insanı kirletiyor. Kirlenen insan geçmişteki var olan değeri yok sayarak vahşi doğanın yasalarını şehir yaşamına uyguluyor ve güçlü olan zayıfı ezmeye başlıyor. Bu duruma kaşı insan birikimi kanun diyerek düzenlemeler koymuş ama bizim gibi ülkelerde kanunlar sadece kağıt üzerinde kalmış durumda. Kanun kağıt üzerinde kalınca şehrin yaratmış olduğu pislikler gün yüzüne çıkıyor. Uyuşturucu, kadın ticareti, çocuk sapıklıkları ve kapkaç! Sonuç hepsini yapana mafya demiş çıkmışız. Şehrin pislenmesinin insan boyutundaki adı mafya! Mafya kanunların olmadığı yerde, güçlünün kendi kanunu ve yaşam tarzını dayatması olarak algılayabiliriz. Bir şehirde adam yaralamak, hırsızlık, sokak çocukları ve gürültü sokağa haki olursa, o şehirde mafya var demektir. Mafyanın olduğu yerde ise kanun yoktur! Aslında vardır ama bu kanun bizim bildiğimiz ve sadece hukukçuların anladığı kanun değildir!

Sanayi toplumu olmadan önce şehirlerin kendilerine ait bir kültürü ve mimarisi vardı. Sanayileştikçe bu doku ortadan kalktı. Şimdi dünyanın hangi şehrine giderseniz gidin benzer görüntüler ile karşılaşıyorsunuz. Coca Cola satan dükkanları bütün dünyada görür olduk. Sadece içecek mi, dondurmamız bile aynılaştı. Aynılaşan sadece içecek ve yiyecek değil, binalarda aynılaştı. Her şey aynılaşınca şehirler kendi insanını yarattığına göre içinde insanlarda aynılaştı. Şehirde yaşamaya alışmış biri bütün dünyanın şehirlerinde yabancılaşma olgusunu yaşamadan yaşayabilir, çünkü bütün şehirler birbirinin aynı kültürünü evrensel olarak yaratmışlardır. Bu süreç sanayi devrimi ile ilgilidir. Sanayi devrimi dünyayı küçültürken inanların yaşam tarzlarını ve düşünce biçimlerini de aynılaştırmıştır.

Evrensel olarak baktığımızda şehirlerde yapılan üretimlere birbirine benzer görüntüler ile karşılaşırız. Bunun en çarpıcı görüntüleri her gün yaşamımızın içine girmiş olan medyada görebiliriz. Hangi medya aracını açarsanız açın aynı görüntüler ile karşılaşırsınız. Bütün dünya televizyonları birbirinin aynı yarışma programını sunar, tek değişen sunucular ve yarışmacılardır. Mekanlar ve ışıklar dahi aynıdır. Dünyanın herhangi bir yerinde yayınlanan bir gazeteyi alın elinize ve okuyun. Üstelik anlamadığınız dilden olsun. Aynı gün anladığınız dilde yayın yapan bir gazete alın elinize ve ikisine karşılaştırmalı olarak bakın. Ne göreceksiniz? Birbirinin benzeri bir gazete. Kullanılan resimler aynı! Büyük olasılıkla haber içerikleri de aynı, hatta aynı cümleler ile kurulmuş olduğunu hissedeceksiniz. Çünkü bütün dünya basınına giden haberleri birkaç ajans yönlendirmektedir. Ajanstan aldığı haberleri sayfalarına taşıyanlar tasarruf yapmış oluyorlar ve bu sayede ucuz gazete ile okuyucusuna ulaşmaktadır. Burada aradığımız kelimeyi yakalıyoruz. Rekabet için malı ucuz üretmek! Şehir rekabet demektir ve bu rekabette galip gelenler bellidir. Aynılaşan insan her şehirde birbirine benzer yaşamları yaşamaya başlamışlardır. Şehir kültürü eskiden vardı, her şehir kendisine ait dokuları barındırır ve her şehir kendisine göre yaşam tarzını yaşatmak için itina ederdi. Şimdi bunların hepsi ortadan kalkmıştır. Beton içinde insan beton gibi bir görünüme bürünmüş ve sürekli olarak bir yerden bir yere koşturma içindedir. Geçen zamanın dahi farkında değildir. Eğer imkan olsa toprağa girdiği gün dahi koşturmak zorunda olduğunu hissedecektir!

Bir şehirde gürültü kirliliği kaçınılmazdır, çevre kirliliği aynı şekilde ama insan kirliliği? Günümüzde şehir kültüründen pek bahsedemiyorum yaşananlara bakınca. Şehir kültürü üzerine bir şeyler yazacaktım ama ortada kültür kalmamış! ...

İSMAİL CEM ÖZKAN
9.1.2007

Hiç yorum yok: