8 Ocak 2008 Salı

Her birimiz seyirciyiz!

Havalar bir garip oldu, bir açıyor bir kapıyor!

Sadece havalar mı, gündemimizde bir açıyor, bir kapıyor. Bazı günler iç açıcı haberlere şahit olurken, şimdi daha çok kara bulutların gökyüzünü kapladığı bir dönemden geçiyoruz.

Irak, Afganistan gibi sıcak savaşın olduğu yerler ve diğer yandan sıcak savaş olmasa da çatışmaların olduğu ve yeni çatışmalara gebe olan bir dünya.

Global çapta büyük bir çatışmanın kaçınılmaz olduğunu gösteren işaretler, diğer yandan ekolojik dengelerin altüst oluşu.

Kutuplardaki en büyük buz parçalarının koptuğuna dair haberlerin satır aralarında rastlarken, sosyal boyuttaki kopmalar ve sıçramalara da şahit oluyoruz. İnsanlığın büyük bir bölümü bu sıçramaların ve kopuşların farkında dahi değiller. Günlük koşturmalar ve iş yerlerini kaybetmeme kaygısı yüzünde dünyadan elini eteğini çekmiş, kendi işi ile baş başa yaşamaya devam etmektedir.

Sessiz çoğunluğu ortaya çıkaran günümüzün global dünyası, kendi politikalarını fütursuzca sahneye koyuyor. Gerektiğinde piyonları ile yeni oyunları sahneye koymadan uzak durmamaktadır. Bizler, her birimiz bu oyunda sadece seyirci konumundayız. Aydınlar sahnede değildirler, türbinden olayları izlemek ve yorumlamakla meşguldürler. Bazıları ise tv kanalarında maaşlı olarak yorumcu olarak çalışmaktalar. Maaşa bağlanmadan önce daha özgür düşünen bu yorumcularımız ise, maaş almaya başlar başlamaz, iş yerini kaybetmemek için patronun kötü bir borazanı olmaktalar. Kısaca parayı veren, istediğine düdüğü çaldırıyor.

Her birimiz seyirciyiz!

Her birimiz oturduğumuz yerden, ekranlar karşısında dünyadaki gelişmeleri izliyoruz. Sadece izlemekle kalıyoruz. Çok az bir kesim ise eline kalemi alıp yorumluyor. Çünkü dünyayı değiştirecek ve dönüştürecek felsefecilerimiz kendi hayatlarının peşinden koşmaya devam ediyorlar.

Karl Marks 11. tezinde vurguluyordu; felsefeciler bugüne kadar yorumlamakla yetindiler, bundan sonra yorumlama yanında değiştirmek görevleridir!

Bizler her birimiz bir koltukta oturmuş, değişimleri izliyoruz, sanki bizim bildiklerimizi başkaları biliyormuş gibi konuşmadan izliyoruz!

Sessiz çoğunluğu yaratan global politika ise, kendi bildiği gibi dünyaya yeni düzen vermektedir. İçinde insan olmayan bu düzenlemede ise, en çok insanın canı yanmaktadır. Kültürler birer birer tarih sahnesindeki yerlerini alırken, tek bir dil birliğine doğru gidilmektedir!

Dünya değişmekte ve içinde bizlerde bir şekilde yer alacağız, fakat bu yerlerimizi kendi özgür iradelerimizle belirlemiş olmuyoruz! Bize verilen görevleri ve rolleri eskiden olduğu gibi oynamaya devam edeceğiz!

Sırçalı köşke atılacak bir kurukafanın bulunması ve o kurukafayı atacak bir yüreğin her zaman içimizde olduğunu biliyorum. Bir kez atılsa o kurukafa, yer yerinden oynayacak o sırçalı köşkte! Sıçalı köşkte verilemekte olan global kararlar, ve o kararlar birgün roma imparatorluğu gibi tarih sahnesindeki yerini alacaktır.

Havalar bir garip oldu, bir açıyor bir kapıyor, bir yandan güneş çıkıyor, bir yandan kar yağıyor. Dünya değişmeye devam ediyor, bizlerde sıcak odalarımızdan dünyayı pencerelerimizden izlemeye…

01.03.2006
ismail cem özkan

Hiç yorum yok: