9 Ocak 2008 Çarşamba

Kenya’dan…

Kenya’dan…

Hollandalı bir çiçek üretici firma Kenya’da çiçek üretimine el atmış ve el atmakla kalmamış, orada bir tekel oluşturmuş.

Hollanda bildiğimiz gibi dünyanın önemli çiçek üreticisi ülkedir. Kendi ülkesi dışında dünyanın birçok bölgesinde de çiçek üretimi yapan firmalara sahiptir. Kolombiya ve Kenya bu üretim yapılan ülkelerden sadece ikisi. Avrupalı beyaz adam Afrika’ya gireli çok uzun zaman olmuş ve önceleri sadece emeğini alırken, zaman içinde yeraltı ve yer üstünde ne varsa yağmalamış. Yağmalamaya devam etmektedir. Anlatacağım öykü işte bu beyaz adamın hikayesidir.

Kenya Afrika’da bir ülkedir, sürekli fakirliği ile ve açlık ile anılır olmuş bir ülke. Hollandalı firma bu ülkenin verimli topraklarına ve uygun havasına göz dikmiş ve çiçek üretimi yapmak için o fakir ülkeye yatırım yapmış. Ülkenin en verimli ırmağının kenarında binlerde dönüm toprağa çiçek ekmek için seralar kurmuş. Bereketli topraklar üzerinde seraları gören yerli halk önce anlamamış. Yıllardan beri o bereketli topraklar üzerinde yaşamışlar, ırmaktan balık avlanmışlar. Doğanın zorlukları ile mücadele etmişler. Bir gün beyaz adam teknolojisi ile gelmiş ve çiçek ekmek için seralar oluşturmuş bu topraklar üzerinde. Doğal olarak da çevrede yaşayan özgür insanları da kendisine işçi yapmış. Aylık 40 Euro ile çalışacaklardır. Gerçi ülke içinde 40 Euro pek düşük sayılmaz, fakat o kadarda iyi bir fiyat değildir. Modern tarım işçisi olacaklardır ve onları beyaz adam eğitecektir. Kolombiya’dan getirtmiş oldukları işçiler Kenyalı işçileri eğitmişlerdir. Kolombiya’da daha önce üretim yapmakta olduğunu bu gelen işçilerden anlıyoruz. Zaman içinde balık üreten ırmak balık üretmez olmuş, toprakla beslenenler işçi olmuş. Hayat durduğu yerde durmuyor, pahalanıyor. İmkanlar daha da kısılır olmuş. Ölen toprak ve ırmak! Bereket vermez olmuş, o şehir gün geçtikçe fakirleşmiş. Fakirleşen şehirde daha ucuza çalışacak insanlarda artmış. Hollandalı firma artık işçi sorunu çekmez olmuş, ücretini artırmak isteyen işçi sorulmadan kapı önünde bulur olmuş kendisini. Günlük olarak Avrupa çiçek ihtiyacını karşılayan işçiler, hiçbir sosyal güvencesi olmadan çalışır konumdalar. Mutsuzdur işçi ama çıkış yolu yoktur. Günde 10 saat çalışır olmuşlar, çocuklarına dahi akamaz durumda anneler, çocuklarının geleceği için çalışmak zorundadır. Onların hastalanma lüksleri de yoktur. Gün içinde yaşadıkları şehir daha da fakirleşmiş.

Yabancı sermeye geliyor diyerek kapılarını sonuna kadar açan ülke, sermeye kaçmasın diyerek her türlü özveriyi gösterir olmuş. O ülkeye hükmedenler daha rahat bir yaşamaları olmuş zaman içinde, fakat şehirler gün geçtikçe fakirleşmeye devam etmiş. Zaman içinde misafir işçi getirmek istemiş Hollandalı firma, çünkü daha düşük ücretle çalışacak insanlar bulmuş dünyanın başka bir ülkesinde, üstelik tecrübeli işçiler! Kolombiya’da ki işletmelerinde çalışan ustalarını yeni tekniklerini geliştirmek ve eleman yetiştirmek için bu ülkeye getirmişler. Her gelen beyaz adam yeni teknolojiyi yanında getirmiş! Gelenler beyaz gibi ama beyaz değillermiş. Onlarda Kenyalı alın teri dökenler gibi insanlarmış, tek farkları ten renkleri imiş. Bu yeni gelenler rahatsızlık yaratmış, o yüzden firma bu yeni gelenleri idari merkezine almış ve işçileri kontrol ve yönetmek için aynı ten rengini taşıyan insanlar seçmiş. Şimdi Kenya’da işçiler hala aylık 40 Euro ücret ile çiçek toplamaya ve ekmeye devam ediyor. Avrupa’ya gitmeyen ve renkleri solan çiçekler ise Kenya’daki şehirlerde sokaklarda satılır olmuş. Güzel ve standartlara uygun olanlar hala Avrupa şehirlerini süsler konumdadır. Kenyalı işçi dışarıda başka yerde iş bulsa hemen bırakıp gitmeyi istemektedir, fakat şu anda o olanağı yoktur. Zorunludur orada çalışmaya. Irmak eskisi gibi balık üretemez durumda, toprak bereketli olmaktan çıkmış durumdadır.

Yukarıda anlattığım yaşanan gerçek bize yabancı gelmiyordur sanırım. Yabancı sermeye gelsin diyerek liberal ekonomiye geçen her ülkede benzer olaylar yaşanıyordur. Çiçek firmasının Hollandalı olup olmaması da o kadar önemli değildir bu aşamada.

İSMAİL CEM ÖZKAN
20.01.2007

Hiç yorum yok: