9 Ocak 2008 Çarşamba

Selamlık!

Selamlık!

Haremin karşılığı selamlık, yani erkeklere ait alan demektir. Bundan binlerce yıl önce hayatımıza kahveleri getiren iki Suriyeli selamlığı ile gelmişti, yani kahvehaneler. Kahvehaneler şekil değiştire değiştire gelmiş ve bugün sadece kumar oynanan belli mekanlar olmuş. Seçim zamanlarında milletvekili adayının sandalye üzerine çıkıp nutuk attığı yerlere dönüşmüş.

1950 yılından sonra kahveler işsizlerin ve kumarcıların mekanı olması acaba tesadüfi mi diye düşündüm, çünkü ülkemizin en önemli kavşaklarından biri Birleşmiş Milletlere giriş ve daha sonra NATO girişidir bu yıllar. Bu girişler sırasında ülkemizin bugünkü politikaları da belirlenmiş durumdadır. NATO’ya gireceğiz diye binlerce vatandaşımızı Kore dağlarında bıraktık, neden? Nato üyesi olmak için! Eğer oraya gençlerimizi bırakmasaydık bugün kontrgerilla gibi sorunlarla uğraşıyor olmayacaktık!

Selamlık kahvehaneler oldu. Orada erkek erkeğe muhabbetler oldu, can sıkıntısını dağıtmak için eskiden gelen gelenekler unutuldu ve taşlar dizilerek, kağıtlar ortada gezerken nice evler yıkıldı, nice yuvalar dağıldı. Orada kız alıp vermeler oldu! Başlık parası belki kahvelerde ki kumar parasını ödemek için kullanıldı, kızını sat borcunu öde, borçsuz yiğit olmaz kelimesi belki kahvelerden sonra çıktı.

Yiğitlerin harman olduğu meydanlar şimdilerde otlar böcekler kaplamış, toplumuza ait olmayan sandalyeler ve masalar ile tanışmışsız. Kahvelerde kahve yerine, daha ucuz ve sürümünden kazanılan çay ile tanışmışsız, kirli dişler o günden kalmadır belki. Kahverengi olmuş, bakımsız dişler ile birlikte bıyıkların sigara dumanı ile boyandığı mekanlarda, diş ve boyanmış bıyık rütbe görüntüsü kazandırmış! Erkekler kahvelere, kızlar, onlar hep dört duvar arasında kalmamış, tarlada, subaşlarında hep bir şey taşırken görmüşsünüzdür. Kahveden dışarıya çıkabilenler, yaşları askerlik çağına gelenler çeşme başlarında geleceğinin hanımını seçmek için cami duvarına yaslanmış görürsünüz. Selamlık sadece bizde kahvehaneler olarak anlam bulmuş.

Kahvehaneler selamlık görevini görürken, biçim değiştirmiş ve şimdilerde kahvehanelerin sonunu getirecek olan bilgisayar teknoloji ile birlikte giren internette geze ve sohbet olanakları ile sınırlar aşılmış ve bizimkiler artık sohbet etmek için web cam karşısına geçer olmuş. Teknoloji sayesinde evinde durmayan ve sürekli çalışan kadınlarımızda erkelerden aşağı kalmamış ve bu yeni kahvelere girmiş ve doğal olarak selamlık anlamı bozulmuş. Kadının girdiği yerde selamlık olur mu? Peki, erkek neden ses çıkarmamış, çünkü orada kamera karşısında durup biri ile sohbet etmek, cami duvarına yaslanıp çeşmeye gelecek kızı beklemekten daha anlamlı gelmiş. Kamera ile tanıştıkları ile kamera ile tanıştıklarını aldatır olmuş. Eskiden kahvede kumar karşılığında yuva yıkılırdı, şimdi kamera karşısında! Selamlık bozulmuş bozulmuşta, harem geleneği belli bir kesim içinde yaşamaya devam ediyor. Ailesi ile sohbetlerde erkek hala haremim diye bahsediyor. Hareme erkek girmez, haremdeki kadınlarda dışarıya bir küçük pencereden bakar, oradan biçimlendirir yaşamını, görücü usulü bir yaşam vardır, çünkü görücü haremde bekleyen evlenecek kızın geleceğini belirler. Kızın ailenin gözü kulağı olur. Eğer erkek kahvede çok borçlanmazsa!

Harem içine de yeni teknoloji girdi, orada da kameralar var, oradan da dünyaya bakılabiliniyor. Bizim insanımız yeni teknolojiyi kullanırken önce bacak arasını düşünür, daha sonra bilgi der, o yüzden porno sitelere bakmak bizde daha yaygındır. Çünkü porno sitelere bakmak bireysel bir eylemdir. Yeni teknolojide insanı yalnızlaştırır, her insanı selamlık ve harem gibi bir kalabalığın içine bırakmaz, aksine çilehaneler gibi, dervişlerin mekanlarına dönüşüyorlar. Tek fark, küçük bir pencereden nereye bakmak istiyorsan onu görüyorsun! Seçme ve seçilme hakkın var! İnternet kaffelerin kalabalık olduğuna bakmayın, aslında orada yalnız bireyler oturmaktadır. Çocuklar hariç, onlarda henüz bacak aralarının sıcaklığını hissetmediklerinden savaş oyunu oynuyorlar birbirleri ile. Sokakta oynayacaklarına ekran karşısında birbirlerini öldürüyorlar, Amerikalıların belirlediği kimlikler ile…

Haremlik ve selamlık düşüncesinde olanlar seçimlere zamanında girme eğilimindeler, onlara en büyük yardım edecek kesim ise muhalefettir. Onlarda hazineden geçindikleri için seçimin ne kadar geç olursa işlerine gelir. Muhalif partilerinin içinde bir parti hazine yardımı dışında bir de vasiyet üzeri bir bankadan para almaya devam etmektedir. Onun için o parti sistemin var olan düzenin devamı için her türlü özveriye açıktır, yeter ki parası kesilmesin, yeter ki bankadan geliri ve banka yönetimindeki sandalyesi kaybolmasın. Muhalif anlayışı içinde ülke çıkarlarını gözetmek yoktur, resmi tarihin vermiş olduğu bakış açısını kullanarak Türkiye’nin en geri partisidir. Aslında sol gibi durmasına rağmen en gerici parti konumundadır. Türkiye’nin geleceği için politikası yoktur. Tek sorunları var olan statükonun korunmasıdır. Ülkemizde partiler maalesef halkı ileriye götürecek politikaları yoktur, bugüne kadar Türkiye bu hale geldiyse dışarıdan birilerin iteklemesi ile olmuştur. Kendi iç dinamikleri sayesinde değil! Birileri bizi iteklemezse idi, bugün Afrika’nın en geri ülkesi konumda olmaya devam ediyor olabilirdik. Bizler durmadan yeni kahramanlar üreten, yeni destanlar yazan halkız. Destanlarımız ve kahramanlarımız genelde yaşarken değil, öldükten sonra ortaya çıkar. Ordudan müdahale bekleyen bir muhalefet anlayış maalesef ülkemizde varlığını korumaktadır.

İSMAİL CEM ÖZKAN
21 Aralık 2006

Hiç yorum yok: