10 Ocak 2008 Perşembe

Türk sperm bankası sakıncalı bulunmuş!

Türk sperm bankası sakıncalı bulunmuş!

Türk sperm bankasının kuruluşuna Diyanet İşleri Başkanlığı taş koymuş ve dinen sakıncalı demiş! Bu habere en çok ırkçılar üzülmüştür!

Dünyanın birçok ülkesinde sperm alınan satılan bir metaya dönüştü. Kısaca yeni bir sektör oluştu. Hamile kalmak isteyen bekâr bayanlar doğal vücut yapılarının üstünlüklerini kullanarak çocuk sahibi olabiliyorlar. Bu sahiplenme duygusu içinde spermin kimden geldiği önemli olmayan bir harika çocuk dünyaya getirmek mümkün, çünkü sperm ile oynayabiliniyor. Göz rengi, yüz şekli gibi özelikler spermlerdeki DNA ile oynanarak istenilen sipariş çocuk yeni teknikler ile elde edilebiliniyor. İdeal olarak düşlediğiniz çocuk sperm sipariş ederken belirleyebiliyorsunuz. Yalnız burada çocuğun hafızası konusunda sorun olabilir, o olasılık her zaman vardır, risksiz bir DNA oynama henüz yoktur.

Irkçıları bunu fırsat bilip, saf ırk için yola çıkmamış olmamalarını düşünemiyorum. Irkçı ve kafatasçı birileri de ideal çocuk yapmak için bütün olanaklarını ortaya sürmeleri gereklidir diye düşünüyorum. O ideal çocuk masaya bir silah ve kuran konduktan sonra, üzerine bir de bayrak eklenerek ırkın geleceği için yemin ettirilebilinir.

Her sabah Türk okullarında çocuklara türküm doğruyum, diye başlayan ve varlığım Türk ırkına armağan olsun diye biten bir marş okutulmaya ve tüm ağızdan söylenmeye devam ediliyor. Fakat bütün bu yeminler normal karşılanıyor. Aslında Türk okullarında çocuklara ırkçılık öğretilmekte, hem de derslere henüz başlamadan, sabah soğuk ayazında çocuklar tek sıra ile diziliyor okul önüne ve bir çocuk öne çıkıyor ve bütün çocuklar o çocuğun söylediğini tekrar ederek yemin ediyorlar. Üstelik her sabah okulların önünde hep bir ağızdan okunan bu yemini tüm çevre halkı duymakta ve ırkçı olan bu söyleme karşı bir şey yapılmamaktadır. Irkçılık günlük yaşantımızda sıradanlaştı ve bunu sıradanlaştıranlar aslında kendi sonlarını da hazırlamaya devam ediyorlar. Çünkü ırk temelinde dünyaya bakan ve eline silah alıp ötekini öldürmek amacıyla yola çıkanların dışında, bir internet cafe’de yeni teknolojiyi kullanarak cinayet işlemeleri de normalleşiyor. Üstelik bu cinayete destek mitingleri futbol sahalarında ve stadyumlarda açık açık yapılabilmektedir. Bizler bütün bu gelişmeleri normal tepkiler olarak algılayıp hiç sorgulamıyoruz! Bizde ırkçı olmaz bakış açısı sanırım hakimiyetini koruyor!

DNA ile oynayan insanlık, yakında ideal insanı yarattıklarında diğer insanlar öteki olacaktır! Öteki ile idealler arasında çatışmalarda kaçınılmazdır. Bunun ilk büyük deneyini Hitler zamanında Almanya yaşamıştır. Çünkü alman ırkından gelen ama hasta ve zayıf olan insanlar Yahudiler ile aynı sonucu yaşamıştır. Sadece zayıf ve hasta olmaları yetmedi, farklı düşündüğü içinde insanlar gaz odalarında kendilerini buldular. Çünkü ideal insanlar ideal düşünce biçimine sahiptirler ve farklı düşünemezler ve yaşayamazlar. Onlar topluma ideal olmaya aday insanlardır. Yani doğal insan olmaz! Seçilmiş olmak her zaman kötü değildir, bazen de iyidir, fakat genelde toplumsal olaylarda seçilmişlerin olması o toplumda eşitliği ortadan kaldırır. Örnek Yahudi halkı seçilmiş olduğunu kendi kutsal kitaplarına dayanarak ilan etmişler ve seçilenlerle seçilmeyenlerin çatışması bin yıllardır yapılmaktadır. Alevi inancı içinde de seçilmiş insanlar vardır, onlarda kan geleneğine dayalı olarak doğuştan diğer insanlardan farklı olduğuna inanılır. Bilgisine ve yeteneğine bakılmaksızın bir toplumu yönetmeye aday insanlar olarak görülür. Dedelik kavramı seçilmişlik üzerine oturur ve hep farklı olduklarını girdikleri toplumda hissettirmek isterler. Bilgi birikimine ve söylediklerine bakılmaksızın saygı duyulan insanlar olur. Biliyoruz ki, günümüzde propagandaların etkisinde kalıp bir sofu imam gibi ibadet dahi edebiliyorlar, geleneklerin ve öğretilerin dışında. O tercih yapma hakkını dahi onlara veremiyoruz, çünkü onlar ideal insanlar ve topluma doğuştan lider olarak algılamışız! Bu algılayış değişmediği sürece toplum içinde çatışmalar kaçınılmaz olur. Çünkü seçilmiş olduğa inanılan toplumlar kapalı toplumlardır, orada değişime karşı her zaman bir direniş olacaktır.

Ayrıcalıkların ortadan kalktığı gerçek eşit bir dünya yaratmak ellerimizdedir. Bir arada yaşamak kültürünü geliştirmek için hoşgörüyü geliştirmek zorundayız. Irkçılığı günlük yaşantımız içinden çıkarmak zorundayız. O yüzden dilimizdeki ırkçı söylemlerden kurtulmak ile başlayabiliriz!

İSMAİL CEM ÖZKAN
16.02.2007

Hiç yorum yok: