10 Ocak 2008 Perşembe

Ulan Bator’dan…

Ulan Bator’dan…

Moğolistan tarihimizde ne gibi önemi var bilemiyorum. İlk çıkış noktası belki oradır, belki başka yer, fakat şu anda orada nüfusun üçte biri fakir bir şekilde yaşamaktadır.

Hızla şehirleşmekte olan Moğolistan’ın nüfusunun günümüzde % 51,2’si şehirlerde yaşar. Geri kalanın çoğunluğu, sürüleri için otlak arayarak mevsimden mevsime göç eden göçebeler hâlindedirler. Göçebelerin yurt adı verilen çadırları bulunur. Şehirlerde yaşayanların büyük bir çoğunluğu başkent Ulan Bator yaşamaktadır.

Ülke, 1990 yılında liberal ekonomiye geçince, ülke çapında özelleştirme sonucunda işsizlik oranından büyük bir artış yaşanmış. Ülkenin üçte biri bu özelleştirme sırasında işsiz kaldı. Ülkenin en büyük şehri ve başkenti Ulan Bator şehrinin hem üstünde hem de altında yaşam devam etmektedir. Nasıl oluyor şehrin altında yaşam diyebilirsiniz. Bu özelleştirme sonucunda işsiz kalanlar, bir süre sonra evsiz de kalmışlar, çünkü ev kirasını ödeyemedikleri için evlerinden evlerin yeni sahipleri tarafından çıkarılmışlardır. Sokaklarda yaşayanlar zaman içinde artmış ve bugünlerde bu oran şehir nüfusunun üçte birine kadar gelmiştir. Sokakta yaşam demek, her türlü saldırıya, doğal koşullarla mücadele etmek anlamına gelmektedir. Bir yandan insan yalnızlaşmakta, öteki taraftan korkualra karşı insanlar bir arada olmaya zorlamaktadır. Kendiliğinden gelen bir birliler olmaktadır, bu birlikler elbette her koşula göre değişebilecek konumdadır. Sürekli değildir. Gruplar çabuk kurulmakta ve çabuk dağılmaktadır. Güvensizdir insanlar, sokakta yaşayanlar etraflarında bir mesafe koyalar, çünkü korkarlar. Bu korkudan tek kurtuluş yolu vardır, kitle içine girerler. Korkunun karşıtına dönüştüğü tek durum budur. İnsan kendini kitleye bırakır bırakmaz, artık kitlenin dokunuşundan korkmaz olur. Birbirine benzeyenlerin oluşturmuş olduğu yeni bir yaşam başlar. Birbirine benzeyenler, ortak ve birbirine benzer yaşam içinde kendilerini bulurlar. Yakınlaşırlar. Doğal korunma yöntemlerini öğrenirler. Doğal korunma yöntemlerini kısa sürede bulurlar. Ulan Batur’da sokakta yaşayanlarda bulmuşlardır. Kışın çok sert geçtiği ülkede, şehrin alt yapısından yararlanırlar. Onlar için kışın barınma yerleri olacak tek bir yer vardır, o da şehrin kanalizasyon şebekesidir. Çünkü orada evleri ısıtmakta kullanılan borular geçmektedir. O boruların verdiği ısılar ile donmaktan kurtulmaya çalışan bu fakir insanlar, aynı zamanda yeraltının vazgeçilmezi olan fareler ile de mücadele etmekteler. Ondan dolayı yanlarında kedi, köpek gibi havyalar ile o kanalizasyonlarda yaşamalarını devam ediyorlar.

Ulan Bator’da ocak ayındaki sıcaklık ortalaması -28°C’dir. Şu andaki durumu biraz gözünüzde canlandırmaya çalışın. Her yer donmuş, nefes almakta bile insanın güçlük çektiği ortamda fakir insanlar kanalizasyonlarda yaşama mücadelesi vermekteler. Bu fakir insanlar kiliselerin yardım kuruluşlarının vermiş olduğu yemekler ile ayakta durabilmekteler. Yerin altındaki yaşam çok sert koşullarda devam ederken, şanslı olanlar iş bulduklarında bu yaşamdan kurtulmayı hayal etmekteler. Günde 2 Euro düzeyinde para kazananlar bu hayattan kurtulmaları içten bile değildir. Özelleştirmeden sonra işsiz kalan aileler parçalanmış, kadınlar çocukları ile birlikte bu çukurlarda yaşamlarını sürdürme mücadelesi vermekteler. En düşük ücretlerle çalıştırılmaktalar, çocuklar gündüzleri ellerine ne geçirmişler ise onları satmak için ve dilenmek için şehrin sokaklarını dolanmaktadır. Sokak çocukları başkentin sokaklarının vazgeçilmez görünümündedir. Fakirliğin bu kadar yüksek olduğu ülkede elbette kara para ve o kara parayı oluşturan uyuşturucu, insan ticareti ve organ ticareti yapanların oluşturmuş olduğu mafyada oluşmuştur. Eski dönemde mutlu bir yaşam süren Moğol halkı, özelleştirmelerin nedeni olan liberal ekonominin en çıplak sonucunu yaşamaktalar. Meslekleri olan bu insanlar, çalışacak bir alan dahi bulamamaktalar. Her biri meslek eğitimi almış, kalifiye işçidir. Fakat liberal ekonominin sonucu, en az insanla çok iş çıkarmak ve doğal sonucu, daha çok para kazanmaktır. Para hırsı gözleri dönenler, her türlü adaletsizliği yapmaktan çekinmemekteler. Ülkenin en büyük şehri ve başkenti, çok farklı yaşamı ve çelişkileri bir arada yaşamaktadır. Büyük bir dönüşüm yaşamaktadır, gözden uzak ülke. Orada insanlar neler yaşarlar, bize benzer yönleri var mıdır bilemeyiz! Ulan Bator bizden çok uzak, bir o kadar da yakın bir şehir.

İSMAİL CEM ÖZKAN
25.01.2007

Hiç yorum yok: