9 Ocak 2008 Çarşamba

Yollardan…

Yollardan…

Yağmur yağıyor dışarıda, incecikten. Yağmur altında bir yere gitmek için yolda olanlardan biri de bendim. Yollar hep bana özgürlüğümü anımsatır ama aynı zamanda mahkum olduğumu da! Sınırlar ve uzunluk bellidir. Üstelik başı sonu olmasa da yollarda kendimi hem özgür hem de köle hissederim.

Köle olarak hissediyorum kendimi, çünkü yollar belli bir ölçüde ve sınırlar içindedir. Yoldan dışarıya çıktın mı nereye basacağın belli olmaz, ya bir uçurumdan aşağıya kayarsın, ya da bir çamur yığını içine. Belki de daha iyi olasılıklarda mümkündür, yoldan daha iyi ve düzgün bir zemine de basabilirsin. Özgür hissediyorum, çünkü hareket halindeyim. Belli bir alan içinde de olsam yolun iki ucu hep açıktır. Gerçi Türkiye’de yollar belli olmaz, bir elektrik firması ya da su firması bir çukur açıp gitmiş de olabilirler. Bakın Orhan veli öyle bir çukura düşerek hayatını kaybetti. Otobanda bir aile büyük bir çukura düşerek hayatını kaybetti. Yani, yollarda hep dikkatli olmak zorundadır insan. İnsanı hep geren bir durumdur.

Yollardan başlamışken devam edeyim yazıma dedim, fakat yollarda gördüklerim beni başka düşüncelere itti. Yolda her türden insan görürsün, daha çok olaya tanık olabilirsin, çünkü yaşam yolu içinde insana hiç bir şey sürpriz olmaz! Yollarda olduğum süre içinde acılardan para kazananlar dikkatimi çekti. Acılardan para kazanılır mı demeyin, kazanılır! Hem de öyle böyle değil, çok iyi para kazanılır…

Yıkıntının olduğu yerde yeni bir Pazar kurulur, yıkıntıdan ne kazanabiliriz, nasıl yeniden dönüşüm yaparız hesapları yapılır. Bu küçük bir gecekondunun yıkılışı sonunda da olur, bir devletin yıkılışında da! Sonuçta bu acılardan para kazanan olur.. En acılı günümüz nedir? Bir düşünelim o acılı günümüzden para kazananları! Düşüncelerinizle baş başa bıraktıktan sonra ben konuma doğu yol alayım!

Hafta sonu yollarda giderken yanmış bir bina gördüm, yangın deyip geçmeyin, her yangının içinde dram yatar! Ama bizim sandığımız gibi hep acı yoktur, bazı yangınlar sonucunda yananı oynar üzülür arasıda görebiliyorum. Sigorta firması yetkilileri yanında üzüntülü olan, biraz sonra yanımıza geldiğinde göbek atar halinde de görebilirsiniz, bu çelişki sizi şaşırtmasın! Yerini yangında kaybeden yangın sonrası oluşan çöplükten de para kazanmasını bulmuş! Erimeye yüz tutmuş demirler ayıklanıp satılacak, bunun için ayrı bir firma çağırıyorsun, eskiden kullandığı araçların yanmayan bölümü alıcısı bulunduğunda satılıyor. Temizlik işini ayrı bir firma yapıyor, sonra yeniden inşaatını başka firma. Yeni kurulan bir yer için neler neler gerekmiyor ki? Acıdan bakın ne kadar çok para kazanan var?

Bir ülkeyi yeniden giren büyük devletler önce ülkeyi bir yangın yerinde olduğu gibi kül içinde bırakıyorlar, sonra o yangından kurtulanların yeniden ekonomiye kazancı değerlendiriliyor. Taşeron firmalar pardon ülkeler bulunuyor, onlar adına orada yollar yapılıyor, alışveriş merkezleri kuruluyor. Bu işten kim karlı çıkıyor? Acı çeken mi?

Yollar beni o yangın yerine götürmedi ama yoldan geçerken dikkatimi çekti!

Acılardan para kazanılır mı? Benim gördüğüm kadarı ile bu işten zengin olanlar bile var!

İSMAİL CEM ÖZKAN
13 Aralık 2006

Hiç yorum yok: