10 Ocak 2008 Perşembe

Zenginin parası, Cem’in çenesini yorar!

Zenginin parası, Cem’in çenesini yorar!

Türkiye’nin en zenginleri dünya zenginler listesinde de yer almaya başlamışlar. Zenginlerin mal varlıklarını gazetelerden öğrendiğime geçen seneye göre bankalarındaki ya da kasalarında ki paraları ikiye katladıklarını görmekteyim.

Ülkemiz gelişmekte olan bir ülke (daha doğrusu geri bıraktırılmış bir ülke). Bu ülkede sosyal adaletsizlik bilindiği gibi yüksek, adaletsizliği ortaya çıkaran ekonomik dağılımdaki dengesizlik gün geçtikçe artmaktadır. Çocukluğumda oynadığım monopol oyununda önce mal elde edenler, sürekli diğer rakiplerini sıkıştırıp yok eder. Yani küçük olsun benim olsun mantığında olanların mal varlıkları oyun gereği elinden alınır, borç batağına üşen oyuncu daha doğrusu elindekilerini tek tek satar ve oyun dışına düşer.

Bugünkü zenginler listesine bakarken, karşılaştırma yapayım dedim. Çünkü karşılaştırma yapmadan kimse gerçek ile karşılaştığının farkına dahi varamıyor! 2007 yılının en zenginlerinden Hüsnü Özyeğin 3,5 milyar Dolar ile birinci sırada gözükmektedir. 2006 yılının zenginler listesinde ise 1,5 milyar Dolar mal varlığı gözükmektedir. Demek ki bir yıl içinde mal varlığını ikiye katlamış hatta aşmış durumda. Hemen arkasından gelen Mehmet Karamehmet’e bir bakalım. 2007 yılında 2,4 milyar Dolar mal varlığı gözükürken, 2006 yılında ise 1 milyar Dolar gözükmekte. O da zenginliğine kat be kat para katarak devam etmiş. Bütün bu değerler Forbes dergisinin araştırmalarına dayanmaktadır, bizim Maliye Bakanlığının araştırmalarında nasıl gözüküyor bilmiyorum.

Ben çocukluğumda oyun oynarken kuralları öğrenmiştim, elime geçen ilk para ile oyun kağıdı üzerinde ayağımı basabileceğim yerleri almak zorundaydım başlangıçta. Eğer doğru yerleri doğru zamanda almamış isem oyunu baştan kaybediyordum. Genelde de oyunu hep ben kaybetmişimdir. Oyunun kurallarını iyi bilememe rağmen kaybeden tarafta olmak nedense bende hiç bir hırs yaratmadı. Belki hayatın gerçekliği ile o zamandan tanışmıştım. Oyun oyundu ve ben hiç bir oyunda kazanma hırsı duymadım. Fakat bu zenginler listesine bakınca hırs içinde olduklarını görmekteyim. Dünya zenginler listesinde bizim insanımızın da olması beni gururlandırır ama liste oluşurken o liste içinde olanların ülkesindeki ekonomik adalette olmuş olsaydı içimden de geçiriyorum. Piyasa ekonomisi serbest rekabete dayandığını söylenmektedir. Fakat görmekteyiz ki, serbest piyasa ekonomisi içinde bir insanın mal varlığı bu kadar katlanarak artmaz. Artsa artsa küçük bir oran artması gerekmektedir. Nasıl oluyorsa zenginler listesinde bu kadar insan bir anda olabiliyor? Aynı zaman içinde ülkemizde kapkaç kültürü gelişmektedir. Açlık ve pislikten dolayı hayatını kaybedenlerin oranı artmakta, kanser ve diğer hastalıklar her yeri ve her alanı kucaklamaktadır.

Listeye bakıyorum, tanıdık isimler var orada, kaç zaman içinde bu kadar kişi servetlerine servet kattı, ne oldu da bu kadar büyük bir servet birikimi olabiliyor? Babalarından mı gelmekte desem, o zaman babaları bu zenginler listesinde yıllar önce olmuş olmaları gerekli. O liste de babası olan bir iki kişi görmekteyim, onun dışındakiler son 30 yıllık değişim ve dönüşüm döneminin ürünü. Bu liberal dönem insanları kendisine dahi yabancılaştırdı, bir an önce para kazanma hırsı ile en yakınındakini dahi tanımaz hale geldi, kolay köşeyi dönmek için her türlü mafya ve kara para ilişkilerine girmekten çekinmez hale geldiler. O kadar hızlı bir değişim yaşadık ki, kendi ülkemiz sınırları içinde kara para dolaşımı yapanlar bir anda global oluverdiler. Suriye’de kadın pazarlama işinden tutun, Hollanda’da uyuşturucu pazarlamaya kadar her alanda bu hırslı insanları görmekteyiz. Bir bakıyorum bir derginin zenginler listesine bir anda 20 yeni Türk milyarder listede yer alabiliyor. Toplum içinde imece olarak yapılan paylaşım ortadan kalkmış, kendisini siteler içinde ya da yaşadığı alana hapsetmiş bir sessiz çoğunluk oluşmuş. Günlük yaşamlarını sokaklarda değil, ekran karşısında geçirenlerin oranı gün geçtikçe artmakta. Ekran başına bağlananlar, o ekran içinde oynanan oyunları gerçek görmeye ve onlar ile günlük konuşmalarını biçimlendirmeye başlıyorlar. Yaşam sanal olmaya başladı, ama zenginler sanal değil! Zengin olmak için neler yapıyorlar bilmiyorum, fakat yaşadığımız toplumumuz büyük bir değişim geçirmeye devam ediyor.

Monopol oyunu içinde hep kaybedenler tarafındaydım. Yaşam acaba monopol oyunu gibi mi olmaya başladı?

İSMAİL CEM ÖZKAN
10 Mart 2007

Hiç yorum yok: